Papers by Tefsir Araştırmaları Dergisi TADER
Özet Kur'an, bir Batı diline ilk defa 1143'te Kettonlu Robert (1110-1160) tarafından tercüme edil... more Özet Kur'an, bir Batı diline ilk defa 1143'te Kettonlu Robert (1110-1160) tarafından tercüme edilir. Latinceye yapılan bu tercüme ise iki konuda meşhur olmuştur: İlki; bir Batı diline yapılan ilk tercümedir, ikincisi; bu tercüme tam olmamakla beraber, bazen yanlış, bazen özet ve bazen de tahrif edilmiş pasajlarla doludur. Bu tercümenin kötü şöhretinin aksine Marraccio'nun (1612-1700) 1698'de yayımlanan Latince Kur'an tercümesi ilmî değeri yüksek, titiz ve yoğun bir emeğin mahsulü kabul edilmiştir. Marraccio bu çalışmasında Kur'an metnine mümkün mertebe sadık kalarak tipik lafzî bir tercüme örneği ortaya koymuştur. Tercümenin devamında ise ilgili ayetlere bağlı olarak İslami literatürden bazı malumatı aktardıktan sonra hem Kur'an'a hem de İslami öğretiye eleştirilerini yöneltmiştir. Bu tercüme her ne kadar Türkiye'de yayımlanan bazı eserlerde kısaca tanıtılmış olsa da buralarda aktarılan bilgiler genelde bizzat bu tercümeye dayanan birincil kaynak verilerine değil de ondan bahseden ikincil kaynak bilgilerine dayanmaktadır. Bundan dolayı biz Kur'an tercüme tarihi açısından önem arz eden bu çalışmayı bizzat tanıtmayı gerekli gördük. Bu makalede öncelikle bu çalışmayı tanıttıktan sonra Bakara Süresinin ilk yüz ayetini Türkçeye tercüme ederek söz konusu eserin yakından tanınmasına katkıda bulunmaya çalışacağız. Anahtar Kelimeler: Meal, Kur'an Tercümesi, Latince Kur'an Tercümesi, Marraccio. Ludovico Marraccio Lucensi and About His Qur'ān Translation Called Alcorani Textus Universus Arabicè et Latinè Abstract The Qur'ān was translated into a Western language in the 1143 by Robert of Ketton (1110-1160) for the first time. This Latin translation became famous for two things: First; this is the first translation made into a Western language, second; besides its being a semi-translation, it is full of false, summary and falsificated passages. But on the other hand Marraccio's (1612-1700) Latin translation which was published in the 1698 has been held as a very good, exact and scientifical translation. Marraccio, quite faithful to the Qur'ān text, has come up with a typical literal translation. Following the translation, he quoted some Islamic information about the related verses and then put forward his critics about the Islamic and Qur'ānic doctrine. Although there is information about this translation in some studies published in Turkish, this information is not given from Marraccio's work directly, but it is based mainly on the studies that have been done on his translation. So, we needed to introduce this study directly which is important in the point view of the translation history of the Qur'ān. In this article after introducing the study, we would translate the first one hundred verses of the Surate Baḳara in order to have a close look into the subject matter work.
İslâm ilim ve düşünce geleneğinde, erken dönemin metinlerini tahkîk metodu ile yorumlayan, farklı... more İslâm ilim ve düşünce geleneğinde, erken dönemin metinlerini tahkîk metodu ile yorumlayan, farklı disiplinlerde şerhlere ana metin teşkil eden eserler veren ve Vaz'iyye ilmini bağımsız bir disiplin haline getiren Adudüddin el-Îcî'nin (ö.756/1355) ilmî kişiliğinin ve İslâm düşence geleneğindeki konumun ele alındığı bu eser, farklı akademisyenlerin katkılarıyla oluşturulmuştur. Îcî'nin bazı risalelerinin tahkik ve tercümesinin de sunulduğu eserde oldukça bilgi aktarımından dolayı, makaleler arası benzerlikler de göz önüne alınarak olabildiğince genel ve önemli hususlara temas etmeye çalışılmıştır. Eserin özeti bağlamında makalelere yönelik şu değerlendirmeleri sunabiliriz: Aduddüddin el-Îcî'nin (ö.756/1355) hayatının, ilmî şahsiyetinin ve eserlerinin işlendiği ilk bölüm Tahsin Görgün tarafından ele alınmaktadır. Moğol istilasının en tesirli olduğu bir dönemde yaşayan İcî'nin eserlerinde yenilikten çok " tahkik " olduğunu ifade eden Görgün, bunun geçmişte olanın salt olarak tekrardan düşünülüp inşa edilmesinden daha fazlası olduğu, yani aynı zamanda kendisinden sonraya da bu birikimi taşıyan bir gayeye hâiz olduğunu belirtmektedir. Görgün Îcî'ye göre kendi döneminde yaşayan insanların tahkiki ciddiye almadıklarını, bunun doğal bir sonucu olarak Kelâm ilmi ile hakkıyla ilgilendirmediklerini ve yaptıkları şeyin sadece kîl-ü-kâl olduğunu aktarmaktadır. Nitekim Görgün tahkikin; ne getirip götüreceği dikkate alınarak var olan düşüncenin ortaya çıkış şartlarının ve ne işe yaradığının farkında olarak yeniden düşünmek; bunun neticesinde 1 Arş Gör., Niğde Ömer Halisdermir Üniversitesi İslâmî İlimler
Özet Kur'an, teorik ve pratik olarak yeni bir toplum inşa ettiğinden düzeltilmesi gereken durumla... more Özet Kur'an, teorik ve pratik olarak yeni bir toplum inşa ettiğinden düzeltilmesi gereken durumlara göre yirmi üç yıllık bir süreçte indirilmiştir. Kaynaklarda, Kur'an'ın peyderpey indirilmesi teşride tedriciliğe bağlanmaktadır. Onlar, tedriciliğin helal ve haramlarda olduğunu iddia ederek içki ve kumarın dört aşamada haram kılındığını dile getirmektedirler. Biz ise bu çalışmada Kur'an'ın tedriciliğinin teşride değil davette olduğunu göstermeye çalıştık. Ayrıca içki ve faizin aşamalı olarak değil, doğrudan haram kılındığını tespit ettik. Bu bağlamda bu çalışmada bu yaklaşımın argümanlarını ortaya koymaya çalıştık. Abstract Because the Qur'an aims to build a new society in theory and practice, it was gradually revealed over the period of 23 years, according to circumtances that have been experienced and needed to correction. In the researches, step by step inspiration of Qur'an is based on gradualism in legislation. They claim that gradualism exists in halals and harams, other than that alcohol and gambling are forbidden in four stages. However during our readings, we have seen that gradualism exists in invitation, not legislation. And we have determined that alcohol and usury are forbidden directly, not gradually. In this context, we have tried to express the arguments of this view in this study.
Özet Necmüddîn et-Tûfî'nin el-İşârâtü'l-ilahiyye ile'l-mebâhisi'l-usûliyye adlı tefsirinin incele... more Özet Necmüddîn et-Tûfî'nin el-İşârâtü'l-ilahiyye ile'l-mebâhisi'l-usûliyye adlı tefsirinin incelendiği bu çalışmada, müellifin hayatı ile birlikte eserinin metot ve muhtevası ele alınmaktadır. İlk bölümde klasik kaynaklarda yer aldığı kadarıyla müellifin hayatı irdelenmekte ve yaşadığı dönemle birlikte ders aldığı hocaların onun üzerindeki etkilerine değinilmektedir. Metot açısından müellifin nasıl bir yöntem takip ettiği ve bununla nereye varmak istediği, ikinci bölümde yer almaktadır. Eserin muhtevasından örneklere ise üçüncü bölümde yer verilmiştir. Tefsir literatürü içerisinde mezheplerin herhangi bir konuda itikat ve amellerinin meşruiyeti için delil getirdiği ayetleri, Kur'ân'ın tertibine uygun olarak nasıl yorumladıklarını zikretmesi ve ardından büyük çoğunluğun onlara ne şekilde cevap verdiğini belirtmesi, muhteva yönünden el-İşârât'ı oldukça dikkat çekici kılmaktadır. Kısaca, kelâm ve fıkıh gibi dini ilimlerin diğer sahalarında oluşan ihtilafı muhtasar olarak tefsire aktarması, bunu yaparken de mezheplerin bakış açılarına azamî derecede riayet etmesi, onu diğerlerinden farklı yapmaktadır. Bu farklılığa daha yakından bakarak tefsirler içerisinde el-İşârât'ın nerede durduğu, özgün bir tefsir olup olmadığı, akademik olarak hangi boşluğu doldurduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Abstract The present study investigates the method and content of the tafsīr book titled al-Işārātu'l-ilāhiyyah ila'l-mabāhisi'l-uṣūliyyah by Najmuddîn al-Ṭūfī and the life story of the writer as well. Based on the information found in classical works, the first chapter discusses the life of the writer and his period and also the effects of his teachers on himself. The second chapter discusses his method and his goals to attend via this method. The third chapter is about the content of the book along with some examples. Considering its content, al-Işārāt is a remarkable book, because it contains valuable information on how sects interpret verses they present as an evidence for their belief and application views in accordance with organization of Quran and also on the reaction of the majority. In short, its transferring disagreements in kalām and fiqh to tafsīr briefly and doing this in accordance with the viewpoints of sects, makes it a different book. This study tries to determine the place of al-Işârât among other tafsīrs, whether it is an authentic tafsīr, and the gap it fills academically.
Özet Bu makalede, ilmi çevrede hemen her dönem güncelliğini koruyan mucize konusunun, sünnetullah... more Özet Bu makalede, ilmi çevrede hemen her dönem güncelliğini koruyan mucize konusunun, sünnetullah kavramı ile ilişkisi bağlamında ele alınması ve bu eksende Kur'ân'ın mucizeliği hususunun değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Makalede öncelikle mucize kavramının kısaca etimolojik tahliline yer verilmiş, kavramın terim anlamının çerçevesini netleştirmek için de mucize hakkındaki metodik bilgilere değinilmiştir. Akabinde sünnetullah kavramı ele alınmış, günümüze kadar uzanan süreçte kavramın uğramış olduğu anlam kaymalarının altı çizilerek, mezkûr kavramın Kur'ân çerçevesinde nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde durulmuştur. Mucize ve sünnetullah kavramlarının anlam alanları böylece değerlendirildikten sonra iki kavram arasında nasıl bir münasebet bulunduğu üzerinde durulmuş ve bu münasebetin, her iki kavramın anlaşılması noktasında sahip olduğu önem vurgulanmaya çalışılmıştır. Neticede Hz. Peygamberin en büyük mucizesi olan Kur'ân'ın mucizeliği hususunda, tarih boyunca dile getirilen yaklaşımlar özetlendikten sonra, İ'câzu'l-Kur'ân konusu, mucize-sünnetullah ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. Abstract In this article, it is aimed that the subject of miracle, which keeps its up-to-date in scientific circles at all times, is taken into consideration in relation to the concept of Sunnatullah. In this context the matter that miraculousness of the Qur'an is aimed to be evaluated. In the article, firstly, the brief etymological analysis of the concept of miracle is given, and the methodical information is given in order to clarify the terminological frame of the concept. Then, the concept of Sunnatullah was discussed and it was emphasized how it should be understood within the framework of Qur'an by underlining the meaning shifts that the concept has undergone in the process that extends to the day. After the meaning fields of miracles and Sunnatullah were thus assessed, the relation between the two concepts was emphasized and it was tried to be emphasized how this relation has significance in understanding of these concepts. Eventually, after summarizing the approaches throughout history in regard to the miraculousness of the Qur'an, the greatest miracle of the Prophet Muhammad, it was tried to be evaluated within the framework of the relation of I'jâz al-Qur'an, in relation to miracle-Sunnatullah.
Özet: Tefsir ilminin mahiyeti üzerinde düşünmek, tefsir ilmi ile uğraşan ilim adamları için varol... more Özet: Tefsir ilminin mahiyeti üzerinde düşünmek, tefsir ilmi ile uğraşan ilim adamları için varoluşsal bir öneme sahiptir. Tefsir nedir, bir ilim midir, nasıl bir ilimdir, ilimler içinde nerede durmaktadır, ilimler sistematiğinde neye ve hangi amaca hizmet etmektedir? Gibi sorular tefsir ilminin mahiyetinin anlaşılmasına yardımcı olması bakımından önem arz etmektedir. Tefsir ilminin Kelamullah'ın manasını ve maksatlarını açıklığa kavuşturmayı amaçlaması bakımından diğer dinî ilimler içinde bir sadaret hakkı bulunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu durum onun dinî ilimlere zemin hazırlayıcı bir nitelik arz etmesinden ileri gelmektedir. Çünkü tefsir ilmi, murâd-ı ilahîyi anlamak üzere doğrudan Kur'an ile irtibat kurmanın yolunu ve usulünü kendisine konu edinmiştir. The Nature of the Qur'anic Exegesis Abstract: Thinking about the nature of Qur'anic Exegesis identity has an existential presupposition for scholars dealing with tafsir scholarship. What is Qur'anic Exegesis, a science, what kind of science, what is his position in religious sciences? What purpose it serves in the system of religious sciences? These and other questions are important in helping to understand the nature of Qur'anic Exegesis. We can easily say that the science of Qur'anic Exegesis, has a priority in other religious sciences in order to clarify the meaning and aims of Kelamullah. This is because he has a qualitative background to religious scholarship. Because Qur'anic Exegesis has taken the subject of direct contact with the Qur'an in order to understand God's purpose.
Özet Tefsir ilminin tanımının Molla Fenârî tarafından nasıl ele alındığını ortaya koymaya çalışac... more Özet Tefsir ilminin tanımının Molla Fenârî tarafından nasıl ele alındığını ortaya koymaya çalışacağımız bu makalede öncelikle Fenârî'nin yaşadığı döneme kadar ki Tefsir ilmi terkibinin kullanımını ortaya koyacağız. Devamında Molla Fenârî'nin meseleyi hangi zeminde ele aldığını da gösteren iki müellifin, Kutbeddin Râzî ve Teftâzânî'nin tanımlarını aktaracağız. Bu genel ve özel bilgilendirme, bir taraftan okuyucunun zihninde Tefsir ilmine dair bir fikir oluşturmayı hedeflerken diğer taraftan Molla Fenârî'nin tanımını hangi zeminde incelediğini bize verecektir. Nitekim Aynu'l-A'yân adlı eserinde bu tanımların kritiklerini yapan Molla Fenârî, aynı zamanda kendi tanımında da neyi dikkate alacağının ipuçlarını verir. Molla Fenârî'nin Tefsir ilmi tanımını verdikten sonra ise bu tanımı diğer tanımlardan ayıran noktalara değinilecektir. Son olarak Tefsir ilmine ne tür bir katkı yaptığı üzerinde durularak kendisinden sonraki ulema tarafından bu tanımın ne kadar dikkate alındığı tespit edilmeye çalışılacaktır. Abstract In this article in which we will try to argue how the definition of the science of Qur'anic Exegesis (ilm al-tafsir) was done by Mulla Fanari, we will, first, deal with the usage of the expression of ilm al-tafsir until the period when Mulla Fanari lived. Then, we will narrate how the definitions of two scholars, Qutb al-din al-Razi and al-Taftazani, which shows on which basis Mulla Fanari discusses the issue. These general and specific notes aims to create an idea regarding the science of Qur'anic exegesis in the reader's mind, on one hand, and points out the basis of Mulla Fanari's definition, on the other. Making critiques on the definitions in question in His Ayn al-a'yan, Mulla Fanari, also, gives the clues of the points he took into consideration in his definition. After providing Mulla Fanari's definition of ilm al-tafsir, we will study the differentiating points of this definition from the other ones. Finally, we will examine the definition's contribution to ilm al-tafsir and seek to what extent this definition has been paid attention by later scholars in the following periods.
Özet Osmanlı döneminin önemli âlimlerinden biri olan Abdullah Bosnevî'yi konu alan bu çalışmamızd... more Özet Osmanlı döneminin önemli âlimlerinden biri olan Abdullah Bosnevî'yi konu alan bu çalışmamızda, müellifin Tefsir çalışmaları ele alınacaktır. Bosnalı olan âlim, hayatının büyük bir kısmını başta İstanbul ve Konya olmak üzere Anadolu'da geçirmiştir. Bilhassa Tasavvuf alanında öne çıkmıştır. Bununla beraber muhtelif sure ve ayet tefsirleri de yapmıştır. Çalışmamızda bu eserler üzerinde durulacaktır. Risalelerin durumuna göre bazıları hakkında daha detaylı bilgi verilirken, bir kısmı kısa tanıtılacaktır. Her bir risalenin uzun uzadıya tanıtılması boyutu itibariyle normal bir makalenin standartlarını aşacağı için bundan sakınılmıştır. Burada öncelenen husus, Bosnevî'nin tefsirle ilgili risalelerinin tanıtımıdır. Bunun yanında hayatı, tasavvuf anlayışı, tefsirdeki yöntemi gibi konularda da kısa bazı bilgiler verilecektir. Bosnevî'nin tefsirleri daha ziyade tasavvufî bir neşveyle yazıldığı için çalışmada kısaca İşârî Tefsir hakkında da bilgi sunulacaktır. Abstract This article is about one of the pioneer scholars of Ottoman era, Abdullah Bosnevi and his tafsir studies. The scholar who is from Bosnia spent most of his life in Anatolia, especially in Istanbul and Konya. He stood out in the field of sufism. On the other hand, he is the author of various Quranic sura and ayat tafsirs. The main focus of our article is his tafsirs. Depending on the condition of tafsir, the works are either elaborated on or mentioned briefly. We avoided going into detail with all tafsirs since it would exceed the standard length of an article. Our primary goal is to introduce Bosnevi's treaties written on tafsir. Besides, the article features some brief information on his life, approach to sufism and tafsir methodology. Because of the fact that his tafsirs are written with his sufi tendencies, we briefed on Ishari tafsir tradition as well.
Özet Yüce Allah (cc) tarafından Hz. Peygamber'e (s) indirilen ve daveti tüm insanlığı kapsayan Ku... more Özet Yüce Allah (cc) tarafından Hz. Peygamber'e (s) indirilen ve daveti tüm insanlığı kapsayan Kur'ân'ın amacı, insanların tevhîd ekseninde imanlı ve ahlâklı bir hayat yaşamalarını temin etmektir. Bu amaç istikametinde Kur'ân, mesajını insanlara daha etkili bir şekilde aktarmak için farklı yöntemler kullanmaktadır. Bu yöntemlerden birisi de kıssa anlatmaktır. Bu kapsamda Kur'ân ayetlerinin 1787 tanesi kıssalardan oluşmaktadır. Kur'ân'da anlatılan kıssalar, insanlık tarihinde yaşanmış hayat gerçekliklerini konu edinmektedir. Bu yüzden Kur'ân kıssalarının, yaşanmış, yaşanması muhtemel veya yaşanmamış olayları konu edinen " hikâye " kavramıyla tanımlanıp tanımlanamayacağı meselesi tartışılmıştır. Bu makalede söz konusu tartışmanın hangi zeminde sürdürüldüğü ve Kur'ân kıssalarını " hikâye " kavramıyla tanımlamanın imkânı tartışılırken meseleye hangi açılardan yaklaşılması gerektiği üzerinde durulmuştur. Bu çerçevede konuya her iki kavramla ilgili anlam, kaynak, konu, amaç, şekil ve üslup cihetinden yaklaşmanın sözü edilen mesele hakkında daha belirleyici bir sonuç ortaya çıkaracağı varsayılmıştır. Abstract The aim of Quran which has been sent to prophet by the Almighty Allah and whose invitation embraces all mankind is to ensure that people live a moral and faithful life with tawhid. Accordingly, Quran uses the different methods for transfering its message more efficiently. One of these methods is to tell the parable. In this regard, 1787 of Quranic verses have been consisted of parables. Parables in Quran include true events happened through the human history. Therefore, the issue of whether or not the Qur'anic parables can be defined by the concept of " story " that is about real, probable or unreal events is controversial. In this article, the aspects of the maintained discussion and the angles which should be approached in order to discuss the possibility of defining the Qur'anic parables with the concept of " story " are
Özet Arap dilinin yapısı gereği bazı durumlarda cümlenin öğeleri farklı değerlendirilebilmektedir... more Özet Arap dilinin yapısı gereği bazı durumlarda cümlenin öğeleri farklı değerlendirilebilmektedir. Anlam farklılaşmasına sebep olan bu husus, bazen birbirine zıt hükümlerin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Arap dilinin bu yapısından dolayı Kur'an ayetlerinin birbirinden farklı şekillerde tefsir edilmesi söz konusu olmaktadır. Ayrıca bu durum farklı itikadi ve fıkhi mezheplerin aynı ayetten farklı sonuçlara ulaşmasında da etki etmektedir. Bu araştırmada, İ‛râbu'l-Kur'ân'ın Kur'an yorumuna etkisi " mâ " edatı özelinde ele alınmaya ve doğurduğu sonuçlar örnek ayetler üzerinden gösterilmeye çalışılacaktır. Öte yandan incelenen bu ayetlerin çevirileriyle ilgili oluşabilecek kimi problemlere temas edilmek suretiyle hem alternatif çeviri önerileri sunulacak hem de bazı Türkçe mealler bu açıdan tetkik edilecektir. Abstract Due to the structure of the Arabic language, items of clemen can be evaluated differently in some cases. This leads to differentiation of meaning. Sometimes these kinds of conclusions are prepared to make contradictory provisions. Due to this structure of the Arabic language, the Qur'anic verses were interpreted in different ways. It has been observed that different beliefs and jurisprudence in Islamic history have different outcomes from the same verse. This article will deal with this phenomenon, which is termed with the name I‛râbu'l-Qur'an, in the sample of " mâ " preposition, and will show the results it produces on sample verses. In addition, by contacting the problems that may arise regarding the translation of these verses, both translation suggestions will be presented and some Turkish meals will be examined in this respect.
Özet Kelâm ekollerinin ilah tasavvurlarına baktığımızda Eş'ariyye'nin " mutlak mürîd ve tam mâlik... more Özet Kelâm ekollerinin ilah tasavvurlarına baktığımızda Eş'ariyye'nin " mutlak mürîd ve tam mâlik " bir Allah tasavvurunu merkeze aldıkları; Mu'tezile'nin " mutlak âdil ve tam hakîm " bir ilah tasavvurunu düşünce sistemlerinin merkezine alıp diğer kelâmî meselelere bu perspektiften bakarak yorum geliştirdikleri dikkat çekmektedir. Mâtürîdî âlimler ise ilah düşüncesinde " mutlak hikmetçi " yaklaşımı benimseyerek diğer kelâmî konulara bu merkezden yorumlar yapmışlardır. İlkeli özgürlükçü görüşü savunanlara göre ise Allah'ın fiilleri, O'nun ilkeleri ve sıfatlarının doğal bir yansıması olacak şekilde gerçekleşir. Yani Allah, fiillerini bize bildirmiş olduğu sıfatları ve ilkelerine uygun olarak gerçekleştirir. Söz konusu ekollerin ve kelâmî eğilimlerin Allah tasavvurlarına yön veren ve Kur'ân'da Allah'a izafe edilen fiillerin ve sıfatların yer aldığı pasajlar, tematik ve bağlamsal açıdan Kur'ân bütünlüğü içerisinde irdelendiğinde, başka bir deyişle Kur'ân metinleri, âyetlerin siyak-sibak, nüzul sebepleri, tarih, sosyo-kültürel çevre ve makâsıd gibi Kur'ân metnini doğru anlamanın temel parametreleri dikkate alınarak incelendiğinde, öyle anlaşılıyor ki Allah eylemlerini ya da fiillerini ne Eş'ariyye'nin iddia ettiği gibi " mutlak mürîd ve tam mâlik " bir ilah tasavvuruyla gerçekleştirmekte ne de Mu'tezile'nin " mutlak âdil ve tam hakîm " ilah telakkisiyle icra etmektedir. Mâtürîdiyye'nin " mutlak hikmetçi " ilah tasavvuruna gelince; Allah'ın fiillerinin hikmetli olduğunun söylenmesi makuldür. Fakat bu tasavvurun temelinde bütün mevcudatı Allah'a ait tek bir sıfat üzerinden anlamlı kılma çabası yatmaktadır. Dolayısıyla doğru bir Allah tasavvuruna ulaşmak için Mâtürîdî'nin benimsediği hikmet kavramını biraz daha açmak gerektiği kanaatindeyiz. Nitekim ilâhî mesajlar tematik ve bağlamsal olarak incelendiğinde öyle görünüyor ki Allah fiillerini, belirli ilkeler ve sebepler çerçevesinde icra etmektedir. Diğer bir ifadeyle Allah, fiillerini ancak bize bildirmiş olduğu sıfatları ve ilkelerine uygun olarak gerçekleştirmektedir. Yani Allah belirli ilkeleri, prensipleri, kanunları ya da ilâhî yasaları (sünnetullah) çerçevesinde fiillerini icra etmektedir.
Özet Kur'ân'ın tanımlanmasının tarihsel serüveni incelenirken bu eylemi bizzat Kur'ân'ın kendisiy... more Özet Kur'ân'ın tanımlanmasının tarihsel serüveni incelenirken bu eylemi bizzat Kur'ân'ın kendisiyle başlatmak isabetli olacaktır. Zira Kur'ân birçok âyette kendisinin ne olduğundan ve ne amaçla gönderildiğinden bahseder. Onun bu ifadeleri birer tanımlama kabul edilebilir. Diğer yandan nüzul tarihinden itibaren Müslümanların da bir şekilde Kur'ân'ı tanımlama çabası içinde oldukları görülmektedir. Rasulullah ve ashabının Kur'ân'ı tanımlamaları daha ziyade onun faziletlerini ve indiriliş gayesini belirtmek şeklinde olmuştur. Sonraki asırlarda fıkıh usulü ve kelam ilimleri, klasik mantıktaki tanımlama metodundan da yardım alarak Kur'ân'ı tanımlamışlardır. Özellikle fıkıh usulünün yaptığı tanım/tanımlar Müslümanlar arasında yaygınlık kazanmıştır. Çağdaş dönemde yapılan tanımlar ise öncesiyle hem benzeşmekte hem de ciddi farklılıklar arz etmektedir. Ulemanın yaptığı Kur'ân tanımlarında onların durdukları yerin ve Kur'ân tasavvurlarının yansımalarını görmek mümkündür. Abstract While examining the historical adventure of defining the Qur'an, it will be appropriate to start this action by the Qur'an itself. Because, in many verses, the Qur'an speaks of what it is and what it is sent for. These expressions of The Qur'an can be accepted as definitions. On the other hand, it is seen that Muslims have somehow been trying to define the Qur'an from the date of the revelation. The definitions of The Prophet (pbuh) and his companions for the Qur'an have been more in the form of expressing it's virtues and purposes of sending. In the following centuries, usul al-fiqh and kalam have defined the Qur'an with help from the method of definition in classical logic. Especially the definitions made by usul al-fiqh have become widespread among muslims. The definitions made in the contemporary period are both similar to the previous ones and show serious differences. It is possible to see in the Qur'an definitions made by scholars where they stand and the reflections of their Qur'anic perceptions. Keywords: The Qur'an, definition, history of The Qur'an, usul al-fiqh, kalam. Bu makale " İthenticate " intihal tarama programında taranmış ve intihal içermediği tespit edilmiştir.
Uploads
Papers by Tefsir Araştırmaları Dergisi TADER