İçeriğe atla

Baysungur (Akkoyunlu)

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Abulfeth Sultan Baysungur
Sultan
Akkoyunlu Devleti'nin 4. Sultanı
Hüküm süresi1490 – 1492
Taç giymesi1490
Önce gelenSultan Yakub
Sonra gelenSultan Rüstem
Doğum1481
Ölüm5 Haziran 1492
Berde ile Gence arasında
BabasıSultan Yakub
AnnesiGövher sultan
Diniİslam

Sultan Baysungur, 1490-1492 (bazı kaynaklara göre 1493) yılları arasında hüküm süren Akkoyunlu hükümdarıdır. Sultan Yakup'un (1478-1490) oğlu ve veliaht prensiydi, hükümdarlığı sırasında çok az gücü vardı ve olayları yöneten kişi de onun atabeyi ve generali Sufi Halil Bey Musullu olmuştur. 1490-1491'de Sufi Halil bu makamı kaybetmiş, yerine 1491-1492'de Süleyman bey Bicanoğlu geçmiştir. Baysungur, kuzeni Rüstem Bey tarafından önce Tebriz'den kovuldu, daha sonra varılan anlaşmaya göre Gence ve Berde şehirlerinin hükümdarı oldu. Ancak buradan tahtını geri almak için iki başarısız girişimde bulundu ve bunun sonucunda 1493 yılında Rüstem Bey tarafından öldürüldü. Ondan sonra hükümdar Rüstem Bey'di.

Hayatının erken dönemi

[değiştir | kaynağı değiştir]

Baysungur, Sultan Yakub'un (1478-1490) en büyük oğludur. Annesi Şirvanşah Faruk Yaşar'ın (1465–1500) kızı Gövhersultan Hanım'dı.[1] Babasının hayatta olduğu sürede Baysungur'a, günümüz İran'ının güneyinde yer alan Fars eyaletinin gelirleri tahsis edilmişti. Bu, Akkoyunlu devletinde özel bir gelenek haline gelmiş bir şeydi.[2] Onun denetimini sağlamak, onu bir şehzade ve hükümdar olarak yetiştirmek görevi Sufi Halil Bey Musullu'ya verilmişti. O, 1478 yılında Fars eyaletinin valisi olarak atanmıştı.[3] Ancak burada, Tebriz'deki merkezi hükûmeti endişelendirecek şekilde bağımsız hareket etme eğilimleri göstermeye başlamıştı. İran Körfezi'ndeki önemli merkezlerden biri olan Hürmüz adasına bir sefer düzenleyip, başarısızlığa uğradıktan sonra bu görevinden alınmış ve Tebriz'e çağrılmıştır. 1486'dan 1490'a kadar Gürcü seferlerinin komutanlığına atandı. O, 1490'a kadar sürekli olarak Gürcü topraklarına küçük-büyük akınlar düzenleyen ordunun başındaydı ve bunun dışında, imparatorluk topçu güçlerinin büyük bir bölümünün denetimi de onun elindeydi. Böylece, o, zamanla devletin en güçlü komutanlarından birine dönüşmüştü.[4]

Baysungur'un babası Yakup 1490'da ağır hastalandı ve Karabağ'da öldü. Bazı çağdaş tarihçiler onun karısı tarafından zehirlendiğini belirtmektedir. Onun ölümü Akkoyunlu devletinin çöküşünün başlangıcı oldu.[4]

Hükümdarlığı

[değiştir | kaynağı değiştir]

Sufi Halil'in naipliği altında

[değiştir | kaynağı değiştir]

Yakup'un ölümünden sonra, Sufi Halil, Karabağ'daki kampında avantajlı bir pozisyonda olduğunun farkına vardı. Miranşahi prenslerini ve Bayandurluları kendine inandırıp, kamptaki Musullu kabilelerinden olan akrabalarının desteğini alan Sufi Halil, Baysungur'u hükümdar ilan etti. Hakimiyetin fiili sahibi olan Sufi Halil, Yakup'un başkomutanı Mirza Ali bin Sultanhalil'i ele geçirip idam ettirdi. Bu hamlesi, Bayandurluların ve Miranşahilerin Sufi Halil'den uzaklaşmasına ve isyan başlatmasına neden oldu. İsyan sonucunda hükümdarın kampında kanlı bir çatışma yaşandı ve çatışma sonucunda Bayandurlu prensleri ve memurları ortadan kaldırıldı. Öldürülenler arasında Yakup'un kardeşi Mesih Mirza da vardı. Prens Maksut'un oğlu Rüstem Bey ele geçirildi ve Nahçıvan şehri yakınlarında yer alan Alince Kalesi'nde hapse atıldı. Bu sırada Uzun Hasan'ın oğlu Uğurlu Mehmed Bey'in oğlu Mahmud, Irak-ı Arab'a kaçıp orayı ellerinde tutan Pörnek kabilesine sığındı. Kendi hâkimiyetini güçlendirmek için Sufi Halil, Sultan Yakup'un eski idaresine karşı da harekete geçti. Bu listeye güçlü bürokratlardan olan Gazi İsa Savici de dahildi. Onun daha önce gerçekleştirdiği reformlar, Türk kabile liderlerinin gelirlerinin azalmasına neden olmuştu.[5]

Sufi Halil Gazi İsa'yı dine karşı gelmekle suçlasa da, İsa bu suçlamayı reddetti. Buna rağmen birkaç gün sonra, 24 Ocak 1491'de Sufi Halil Gazi İsa'yı ordu çarşısında asarak idam ettirdi.[6][7] Gazi İsa'nın kardeşi Şeyh Ali Saveci, bir zamanlar Fars eyaletinde kardeşinin planladığı reformları gerçekleştirmişti. O da, Fars eyaletinin valisi Mansur Bey Pörnek tarafından ele geçirilip işkencelere maruz kaldı ve cezalandırıldı.[8] Buradan Tebriz'e giden Şeyh Ali, Sufi Halil tarafından da hapsedildi ve bu sefer idam edildi. Gazi İsa'nın kardeşinin oğlu Necmüddin Mesud Saveci başlangıçta kaçmayı başarsa da, Sufi Halil'in emriyle Molla Can tarafından zehirlenerek öldürüldü.[9] Babası Mahmud Can Deylimi Kazvin'e kaçarak hayatını kurtarmayı başardı.[10] Devletin yeni bürokrasisi Tebrizli köklü aile Keçeçiler'e emanet edildi. Böylece, Sufi Halil en acımasız düşmanlarından kurtulmuş, Azerbaycan'ı kendi eline geçirmiş, doğuda Horasan sınırında olan kardeşi Bekir Bey'in ve batı sınırında olan yeğeni Gülabi Bey'in sadakatini sağlamıştı.[8]

Her halükarda Sufi Halil'e karşı direniş devam etti. Uzun süre Irak-ı Arab'da Sultan Yakub'un kadılığını yapan Şahali Bey Pörnak, Akkoyunluların bir diğer şehzadesi Mahmud ibn Uğurlu Mehmed'i Hemedan şehrinde hükümdar ilan etti. Mahmud Tebriz'e yazdığı mektupta şunları yazıyordu:

[11]

Sufi Halil buna karşı çıktı ve Mahmud'a karşı savaş ilan etti. İki ordu, Darguzin adlı yerde karşı karşıya geldi ve Mahmud ile Şahali'nin ordusu darmadağın edildi. Şahali, savaş alanında ölürken, Mahmud esir alındı ve idam edildi. Önce kendi kabilesinden olan Şaheli Pörne'yi savunan Mansur Bey Pörnek, daha sonra Sufi Halil ve Baysungur tarafına geçti. Daha sonra Yezd şehrinde isyan çıkaran Kayıtmış Bayandur'un isyanını bastırdı ve başını Tebriz'e Sufi Halil'e gönderdi.[11] Kayıtmış Bayandur, Sultan Yakub'un amcasının oğluydu. Bu isyanın da bastırılmasıyla Sufi Halil'in hakimiyeti Irak-ı Arab'dan, Irak-ı Acem'e ve Fars eyaletlerine kadar uzandı.[12]

Süleyman Bey'in naipliği altında

[değiştir | kaynağı değiştir]

Sufi Halil uzun süredir Diyarbakır'da bulunan Süleyman Bey Bican oğlu ile düşmandı. Süleyman Bey, Sufi Halil'in yıllardır düşmanı olmasının yanı sıra, Sultan Yakub'un koruyucusu, eski başkomutanı ve kayınpederi de olmuştu. O, 1491 yılında Diyarbakır'daki Sufi Halil'in akrabası Gülabi Bey'i mağlup etti ve Sufi Halil'e doğru yürüyüşe başladı. Uzun süren çatışmalardan sonra Sufi Halil ve adamları Tebriz'e geri çekilmeye başladılar, ancak yolda 29 Temmuz 1491'de Süleyman Bey'in ordusu tarafından mağlup edildiler. Savaşta Sufi Halil ve kardeşi Bekir Bey öldürüldüler. Ancak Süleyman Bey, Baysungur'a dokunmadı ve onu hükümdar tahtında bırakarak kendisi Sufi Halil'in pozisyonunu aldı.[13] Baysungur 1491 yılında Süleyman Bey Bican oğlu ile birlikte Tebriz şehrine girdi. Onun emriyle Hacı Ruhullah Kazvini maliye bakanlığına, Kara Osman Korkmaz ibn Gür Muhammed Bayandur ise ordu komutanlığına atandı.[14]

Süleyman Bey'in 8 ay süren fiili hükûmeti dönemi, öncekiyle kıyaslandığında hiçbir farklılık göstermiyordu, Akkoyunlu devleti giderek çöküyordu. Komşu devletler kendi adaylarını tahta çıkarmak için planlar yapıyordu. Örneğin, 1492 yılında Kahire'deki Memlük hükümdarı Kayıtbay'a ulaşan istihbarat bilgilerine göre Osmanlı, Akkoyunlu tahtına yeni bir hükümdar çıkarmaya hazırlanıyordu. Bunu önlemek için elindeki Uzun Hasan'ın torunu, Uğurlu Mehmed'in oğlu Hüseyin Bey'den yararlanmaya karar verdi. Planı Hüseyin Bey'i Tebriz tahtına oturtmaktı, ancak bazı sebeplerden dolayı sefere başlayamadı. Hüseyin Bey de bundan 9 ay sonra Hicaz'da ölmüştür. Süleyman Bey'in ve Sultan Baysungur'un tahtı içeride de sarsılmaktaydı. Kaynaklar dini ve askeri elitin, Karabağ katliamından itibaren Elince Kalesi'nde hapsedilen Rüstem Bey'i iktidara getirmeyi düşündüklerini belirtiyor. Süleyman'a karşı ilk isyan Uzun Hasan'ın etrafındakilerden geriye kalanlar ve Bayandur boyunun baş emirlerinin katılımı ile ordunun baş komutanı Korkmaz'ın (aynı zamanda Uzun Hasan'ın kayınbabası) liderliğinde Tebriz'de başladı. Ancak Süleyman isyanı bastırdı ve Korkmaz'ı idam ettirdi. Korkmaz'ın idamı Karabağ kışlaklarındaki Akkoyunlular'ı harekete geçirdi. Korkmaz'ın kardeşinin oğlu İbrahim ibn Dana Halil (lakabı Eybe Sultan) lider seçildi ve onun etrafında önde gelen Akkoyunlu emirleri, Safevi tarikatı taraftarları, Pörnek ve Kaçar boyları, aynı zamanda Musullu boyundan sağ kurtulanlar birleşti ve Elince Kalesi'ndeki Rüstem'i kurtarmak için yürüyüşe başladılar. Kalenin komutanı olan Pörnek Sidi Ali Bey isyancılar tarafına geçti ve esiri serbest bıraktı. Bu sırada Süleyman ve Baysungur'un ordusu dağılıyor, savaşçıları da kaçarak Rüstem Bey'in komutasındaki orduya katılıyordu. Ordusunun zayıf olduğunu gören Baysungur, Şürvan'a kaçarak dedesi Faruk Yaşar'ın yanına sığınırken, Süleyman Bey de Diyarbakır'a gitti. Mayıs 1492'de Rüstem Bey, ordunun terk ettiği Tebriz şehrine girdi.[15]

Akkoyunlu tahtına iddia eden iki kişi arasında aracıların desteği ile uzlaşma sağlandı. Gence ve Berde şehirleri Baysungur'a verildi, Rustem ise Tebriz'den geriye kalan bölgeleri yönetmeye başladı. 1493 yılının baharında Şirvanşahlar Devleti'nin desteğiyle Baysungur, tahtını geri almak için çabalasa da, Kür nehri kıyısında Eybey Sultan tarafından mağlup edildi. Bir süre sonra Baysungur, Kara Yülük Osman Bey'in soyundan gelen İsfahan valisi Kosa Hacı bin Şeyh Hasan ile birlikte yeniden Tebriz'e doğru yürüyüşe geçti. Tebriz'in kuzeyinde Eybey Sultan yine Baysungur'u mağlup etti. Aynı zamanda Pörnek ordusu, Kosa Hacı liderliğindeki Irak-ı Acem isyanını da bastırdı. Yardımcıları tarafından yalnız bırakılan Baysungur ele geçirildi ve 1493 yılında üvey kardeşi Hasan ve Kosa Hacı ile birlikte Tebriz'de idam edildi.[16][17]

  1. ^ Woods 1999, s. 270 (note 32).
  2. ^ Dunietz 2015, s. 24.
  3. ^ Dunietz 2015, s. 116.
  4. ^ a b Langaroodi & Negahban 2008.
  5. ^ Woods 1999, s. 151.
  6. ^ Woods 1999, ss. 151–152.
  7. ^ Minorsky 1955, ss. 457–458.
  8. ^ a b Woods 1999, s. 152.
  9. ^ Dunietz 2015, s. 125.
  10. ^ Dunietz 2015, s. 126.
  11. ^ a b Woods 1999, s. 153.
  12. ^ Dunietz 2015, s. 155.
  13. ^ Woods 1999, ss. 153–154.
  14. ^ Woods 1993, ss. 254.
  15. ^ Woods 1993, ss. 255.
  16. ^ Quiring-Zoche 1986, ss. 163–168.
  17. ^ Woods 1993, ss. 256.