Nükhet Everi’nin ADİP için hazırladığı “Kültürel Mirasımızı Sırtlayanlar” dizimizin bu bölümünde çevirmen ve editör Buğra Poyraz ile Türkiye’nin kadim cemaatlerinden Asuri Keldanilerini konuştuk. Buğra Poyraz, İstanbul’da tarih eğitimi aldı. Ardından “Papalık ve Osmanlı ilişkileri” üzerine çalışmalar yaptı. Paris 8 Üniversitesi’nde “Türkiye’nin Asuri Keldanileri ve Türkiye’den Fransa’ya Göçleri” konulu doktora programına devam ediyor.
In this episode of our series, we talked with translator and editor Buğra Poyraz about one of Turkey’s ancient communities, the Assyrian Chaldeans. Buğra Poyraz studied history in Istanbul. Then, he worked on “Papal and Ottoman relations.” He is continuing his doctorate program on “Turkey’s Assyrian Chaldeans and Migration from Turkey to France” at Paris 8 University. CLICK
Keldaniler, Nasturi ve Süryani kökenli olup 16. yüzyılda Katolik mezhebine geçmiş bir cemaattir. Kilisenin adı Keldani kilisesi, halkı Asuri Keldani olarak tanımlamak gerekiyor. 16. yüzyılda Papa’nın bu halkın Chaldea (Kalde) bölgesinden geldikleri için kiliselerinin ismini de bu nedenle Keldani olarak belirlediği biliniyor. Yani bugün artık Keldaniler denince, tarihte de hep bahsedilen kadim bir halk değil, 16. yüzyılda Katolik olan Asuriler kastediliyor. Mart 2018’de yapılan bir sayıma göre Türkiyeli Keldanilerin nüfusu 816 idi. Genelde İstanbul’da olan bu cemaatin çoğunluğu 1960’larda Mardin ve Diyarbakır’dan geldi. Körfez Savaşı’nı izleyen yıllarda üçüncü ülkelere gitmek için Türkiye’yi bir köprü olarak kullanan ve Irak’tan gelen mülteci Asuri Keldanilerin sayısı ise on binleri aşmış durumda. Türkiye’deki Katolik kilisesi ve hayır kurumları bu mültecilere destek sağlıyor, hatta mülteci çocukları için İstanbul Valiliği’nin bilgisi dahilinde bir okul eğitim veriyor.
Keldanilerin ilk Patriklik merkezi Diyarbakır’daydı, bugün ise Musul’da bulunmakta. Bugün Türkiye’den göç eden Türkiyeli Keldanilere bakacak olursak, sayıları Fransa’da 20 bin, Belçika’da da 10 bin civarında, toplamda 30 bin Türkiyeli Keldani 1978-1995 yılları arasında göç etmiş. Şırnak sınırları dahilinde sekiz köy ile Siirt’teki bir köyden yaklaşık 4500-5000 kişi Türkiye’den çıkıp Belçika ve Fransa’dan sığınma alıyor. Bu cemaatin birinci nesli hayatta, ikinci nesilden de din adamları, kanaat önderleri, dernek başkanları ve yerel politikacıları var.
Araştırmacı Buğra Poyraz’la Asuri Keldani köylerinin demografik yapısını, bölgedeki göçün nedenlerini, Keldanileri Avrupa yollarına düşüren sürecin hikayesini konuştuk. Poyraz’ın yaptığı bu çalışma bu cemaati ve kültürlerini tanımak için önemli bir kaynak oluşturuyor.
Anadolu Din ve İnançları Platformu / Kültürel Mirasımızı Sırtlayanlar / Bölüm 10
Buğra Poyraz ile “Tarihten Bugüne Asuri Keldaniler”
KONULAR: Asuri Keldanilerin Kökeni ve Katolikleşme Süreci, Keldaniler ve Antik Babil Bağlantısı, Cumhuriyet Döneminde Asuri Keldaniler, Türkiye’de Keldani Nüfusu ve Dağılımı, Keldani Köylerinin Durumu, Köylerin Boşaltılması ve Yeniden Yerleşim, Türkiye’den Fransa ve Belçika’ya Göç Süreci, Göç Sürecinde Yaşanan Zorluklar, Fransa ve Belçika'daki Keldani Nüfusu, Kültürel Kimlik ve Entegrasyon Çabaları, Keldani Toplumunun Geleceği, Genç Nesil ve Eğitim, Kültürel Mirasın Korunması
Nükhet Everi: Asuri Keldanileri konuşacağız. Konuğum akademisyen Buğra Poyraz, uzun yıllar çevirmenlik ve editörlük yapmış biri. Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
Buğra Poyraz: İzmirliyim. 12 yıldır İstanbul'da yaşıyorum. İstanbul'un çok kültürlü yapısı beni tarih okumaya yönlendirdi. Önceleri böyle bir düşüncem yoktu, ama İstanbul sevgisi beni tarihe itti ve 30 yaşında master yapmaya başladım. İstanbul Üniversitesi’nde papalık ve Osmanlı diplomatik ilişkileri üzerine çalıştım ve ardından doktora çalışmalarına başladım. Şu anda Paris 8 Üniversitesi'nde, Fransız Jeopolitik Enstitüsü'nde İstanbullu Profesör Nora Cheney ile çalışıyorum. Çalışma konum Türkiye'nin Asuri Keldanileri ve Türkiye'den Fransa'ya göçler.
Nükhet Everi: Asuri Keldaniler aslında Nasturilerin içinden çıkan bir kilise yapısı bildiğim kadarıyla. Çalışmanıza geçmeden önce Asuri Keldanilerin nasıl doğduğundan ve bu kilisenin nasıl başladığından bahsedebilir misiniz?
Buğra Poyraz: Bu isimlendirme konusunda bir tartışma var ve devam ediyor. Ancak kesin olarak şunu söyleyebiliriz ki Keldaniler, Arami kökenli olup 16. yüzyılda Katolik olmuş bir cemaatin adıdır. Cemaat kaynaklarına ve Paris Barış Antlaşması'ndaki isimlendirmelere bakacak olursak "Asuri Keldani" bu insanları ifade etmek için en doğru terimdir. 16. yüzyılda Katolik oldular ve 1553 yılında Papa tarafından bu ad verildi. Tevrat'ta okuduğumuz "Keldaniler" var ve Tekvin kitabında İbrahim Peygamber'in "Keldaniler" arasında yaşadığı yazar. Keldaniler zaman içinde Mezopotamya'nın diğer toplumları arasında asimile oldular. Papa 1553 yılında kendisine gelen ilk patrik Sulaka'ya "Siz Kalde bölgesinden geliyorsunuz ve Tevrat'taki kadim Keldaniler artık yok. Ben sizin kilisenize Keldanilerin Kilisesi adını vereceğim" diyor. Bazı tarihçiler Keldanileri antik Babil'e dayandırır.
Nükhet Everi: Cumhuriyet dönemindeki göçlerine çalışıyorsunuz. Nüfusları ne kadar? Nerelerde kiliseleri var? Bunları çalıştınız mı, biliyor muyuz?
Buğra Poyraz: Mart 2018'de Keldani cemaatinde bir sayım yapıldı. Peder Remzi Diril'in söylediğine göre o tarihte Türkiye'deki Keldanilerin sayısı 816 idi. Bu 816 kişi genelde İstanbul'da yaşıyor. Çoğunluğu 1960'larda Mardin ve Diyarbakır'dan gelen, genelde kuyumculuk yapan bir topluluktan bahsediyoruz. Bunun haricinde Irak'tan gelen mülteciler de var. 2014'ü izleyen yıllarda sayıları on binlere çıktı. Son durakları Türkiye değil. Onlar üçüncü ülkelere gitmek için Türkiye'yi bir köprü olarak kullanıyorlar. Katolik Kilisesi ve Karitas bu mültecilere, yani Irak'tan gelen Asuri Keldanilere yardımcı oluyor. Benim konum Fransa'ya göç edenler. Bugün Fransa'da 20 bin, Belçika'da özellikle Brüksel'de 10 bin Türkiye'li Keldani var. İzini sürdüğüm yaklaşık 30 bin Türkiye'li Keldani var. 1978-1995 arasında Şırnak sınırları içinde 8 köy ve Siirt'te 1 köy boşaltıldı. Yaklaşık 4500-5000 kişi Türkiye'den çıktı. Hepsi de Fransa ve Belçika'dan sığınma aldı. Bugün sayıları 30 bine ulaştı. Birinci nesil hala hayatta. Özellikle Paris'in kuzeyindeki küçük şehirlerde belediye başkan yardımcılığı yapan ve artık yerel politikaya da girmiş birçok Türkiye'li Keldani var. Ve bunlar hala Türkçe konuşuyor. Bu 30 bin kişinin Türkiye'de hiç tanınmamasını kendime dert edindim ve bu doktora çalışmasına başladım.
Nükhet Everi: Doktora çalışmanızın detaylarını sizden öğrenebilir miyiz?
Buğra Poyraz: 1960'ların başından itibaren Güneydoğu'dan birçok vatandaş gurbetçi olarak gittiler. Ama tabii bunda Almanya'ya giden işçi furyasının da büyük bir etkisi var. Ben Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki demografiden bahsediyorum. Benim konum yani yetmişlerde başlıyor aslında. Bugün Mardin ve Diyarbakır'daki Asuri Keldani aileler ya yurt dışında ya da İstanbul'da. İstanbul'da ve bugün Türkiye'de kalan Asuri Keldanilerin çok büyük çoğunluğu Mardinli ve Diyarbakırlı. Nitekim 9 köyümüz var ki bunlar göç ettiler. Şimdi bu köylerden de çok az 2-3 aile kaldı Türkiye'de. Peder Remzi Diler'in ailesi de bunlardan biri. Bu ailelerin köye olan bağlılıkları ve bazen de ekonomik sebeplerle köyde kaldılar. Ancak büyük bir kısmı göç etti. Yani burada kalan ailede belki on çocuk varsa iki kardeş burada kaldı, sekizi ya Fransa'da ya Belçika'da diyebiliriz. Bu köyler Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra hayatta kalan köylerdi. Büyük şehirlerle ilgileri vardı ama bu köyler biraz kendi içlerine kapalıydı. Mesela Hartil Köyü, Siirt'e bağlı bir köydür. O bölgede Kürt aileler var ve bazı Kürt ailelerin bugün hala Keldanilerin konuştuğu modern Doğu Aramicesi'ni konuştuğunu biliyoruz. Ancak bu köyler 1990 yılında Şırnak il olunca Şırnak sınırları içine kaldılar. Bu köylerin hemen hemen hepsi bugün harabe halindedir. Geznah Köyü'nde evler ve bir kilise inşa edildi. Pandemiden dolayı resmi olarak açılış yapılmadı ama Geznah Köyü'nde yazın gelip gidenler var. Devamlı yaşayan üç hane var.
Nükhet Everi: Bu göç sürecinde ne gibi zorluklarla karşılaştılar?
Buğra Poyraz: Bölgede feodal çatışmalar ve kız kaçırma olayları göçü hızlandırdı. 1978'de bir kız kaçırma olayı, Keldanilerin büyük şehirlerdeki kilise yetkilileriyle ve Ankara'yla görüşmelerine yol açtı. Ancak sonuç alamadılar ve göç etmek zorunda kaldılar. İstanbul'a gelip burada kısa süreli çalışarak para biriktirdiler ve pasaportlarını edinip Fransa'ya ya da Belçika'ya gittiler. Çoğunluk Fransa'ya gitti, daha sonra Belçika'ya da göç edenler oldu. Bugün Fransa'nın kuzeyinde Val-d'Oise bölgesinde 20 bin Türkiye'li Asuri Keldani yaşıyor. Bunların 8 bini Sarcelles'de, yaklaşık 10 bini ise Brüksel'de bulunuyor. Birinci nesil hayatta. Birinci nesil, göç ederken çocuklarını götürenlerdir. İkinci nesil, götürülen çocuklar, üçüncü nesil ise orada doğanlardır. Birinci nesil hayatta, Türkçe'yi mükemmel konuşan üyeleri var. Örneğin, Peder Aziz Yalap İstanbul'da Saint-Louis Papaz Okulu'nda okumuş ve papaz olmuştur. Kitabı İletişim Yayınları'ndan çıkmıştır ve Sarcelles Belediye Başkan Yardımcısı Antony Yalap tarafından hazırlanmıştır.
Bu göç sürecinde Keldaniler büyük zorluklar yaşadılar. Feodal yapının getirdiği sıkıntılar ve kız kaçırma olayları nedeniyle köylerini terk etmek zorunda kaldılar. İstanbul'da kısa süreli çalıştıktan sonra Fransa ve Belçika'ya göç ettiler. Bugün hala kültürel bağlarını koruyan, Türkçe konuşan Keldaniler, yerel politikalarda da aktif rol alıyorlar.
Nükhet Everi: Günümüzde Keldani toplumunun durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Buğra Poyraz: Keldani toplumu, özellikle Fransa ve Belçika gibi ülkelerde göçmen olarak yaşamanın zorluklarını aşmış durumda. Yeni nesil, yani ikinci ve üçüncü nesil, bulundukları toplumlarla entegre olmuş ve önemli başarılar elde etmişlerdir. Keldanilerin büyük bir kısmı ekonomik olarak güçlenmiş ve sosyal olarak kabul görmüştür. Ancak kültürel kimliklerini koruma konusunda hala bazı zorluklar yaşıyorlar. Keldani dili ve kültürü, göç ettikleri ülkelerde zamanla kaybolma riski taşıyor. Ancak cemaatin çabalarıyla bu kültürel miras yaşatılmaya çalışılıyor. Özellikle kilise ve dernekler, bu konuda önemli bir rol oynuyor. Eğitim ve kültürel etkinliklerle genç neslin kendi kimliklerini unutmamaları için büyük çaba sarf ediliyor.
Nükhet Everi: Keldani toplumunun geleceği için neler söyleyebilirsiniz?
Buğra Poyraz: Keldani toplumu tarihte birçok zorlukla karşılaştı ve her seferinde ayakta kalmayı başardı. Bugün de genç nesil, eğitimli ve bilinçli bireylerden oluşuyor. Bu da geleceğe dair umutlarımı artırıyor. Kültürel ve dini kimliklerini koruma konusundaki çabaları, Keldani toplumunun güçlü kalmasını sağlayacaktır. Bu toplumun gelecekte de varlığını sürdüreceğine ve daha da güçleneceğine inanıyorum.