İçeriğe atla

Thomas Kuhn

Vikisöz, özgür söz dizini
Victor Trevor (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 18.45, 11 Mayıs 2022 tarihli sürüm
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

Thomas Kuhn, Amerikan filozoftu.

Thomas Kuhn
Doğum tarihi 18 Temmuz 1922
Doğum yeri Cincinnati
Ölüm tarihi 17 Haziran 1996
Ölüm yeri Cambridge
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Eserlerinden

[değiştir]

Bilimsel Devrimlerin Yapısı

[değiştir]
  • Olağan bilim sırasında geçerli olan düşünce ve ölçüler devrim sırasında farklı yaklaşımlar arasında seçim yapması gereken bilim insanına yardımcı olamazlar. Çünkü bu kuralların hepsi zaten daha baştan bir paradigmaya belli bir geleneğe bağlıdır. (s. 17)
  • İnsanın bir yenilik ya da buluş yapabilmesi için,karşı çıkacak kadar iyi bildiği bir geleneğe sahip olması lazımdır. İster sanatta olsun, ister bilimde, yenilik boşlukta yaratılamaz, eski geleneklere karşı çıkılarak yapılır. (s. 25)
  • Tarih, yalnızca bir zamandizimi ve anlatı deposu olarak görülmediği takdirde, şu anda bize egemen olan bilim imgesinde esaslı bir dönüşüme yol açabilir. (s. 71)
  • Ya bilim tek tek keşif ve icatların birikmesiyle gelişmiyorsa? (s. 72)
  • Zamanını doldurmuş kuramların, sırf bir kenara atıldıkları için, ilkece bilimsel olmadıkları söylenemez. (s. 73)
  • Gerçek, hata yapana, karmaşaya düşenden daha yakındır. (s. 91)
  • Hem en ufak zorlukta paradigma reddedip hem de bilim insanı olmaya devam etmek olanaksızdır. (s. 167)
  • Olağan bilimin bulmaca gözüyle baktığı her problem başka bir bakış açısından bir karşı-örnek ve dolayısıyla da bir bunalım kaynağı olarak görülebilir. (s. 168)
  • Bilim öğrencileri kuramları dışarıdan bulunan kanıtlarla değil, öğretmenlerinin ve okudukları metinlerin yetkisine dayanarak kabul ederler. Herhangi bir uzmanlıkları olmadığı için zaten başka seçenekleri de yoktur. (s. 169)
  • Bunalım, bilimsel dikkati dar bir güçlük alanına toplayarak ve bilimsel kafayı da deneysel aykırılıkları iyice tanımaya hazırlanarak yeni bulguların çoğalmasına neden olur. (s. 179)
  • Gerek siyasi gerek bilimsel gelişmede devrimin ön koşulu, düzenin bunalıma varan ölçüde işlerliğini yitirdiğini haber veren belirtilerin algılanmasıdır. (s. 184)
  • Rakip siyasi kurumlar arasında yapılan seçim gibi, rakip paradigmalar arasındaki de aslında birbirine tamamen zıt toplumsal yaşam tarzları arasında yapılacak bir tercihtir. Böyle olduğu için de, söz konusu tercih yalnızca olağan bilime özgü değer yargıları tarafından belirlenemez. Çünkü bu değerler zaten üzerinde mücadele yapılan paradigmaya bağlıdır. Paradigmalar, paradigma seçimi üzerine bir tartışmaya girdikleri zaman, ister istemez döngüsel bir rol oynarlar. Her kesim, kendi paradigmasını savunmak için gene kendi paradigmasını kullanmak durumundadır. (s. 185)
  • Yeni bir bilimsel doğru, hasımlarını ikna edip onları aydınlatarak zafere ulaşmaz, sadece hasımlar birer birer öldükleri için, yeni görüşten başkasını bilmeyen yepyeni bir kuşak oluşur. (s. 215)
  • Yeni bir paradigmayı oldukça erken bir aşamada benimseyen kişinin, eski paradigmanın bazı sorunlarda başarısız olduğundan başka bir şeyi bilmediği halde yenisinin, karşılaşacağı birçok büyük sorunu çözmeyi başaracağına inanması gerekir. Böyle bir karar, ancak inanç üzerine verilebilir. (s. 258)
  • Bilimsel yaşamın, yazılı olmasa bile, en güçlü kurallarından birisi de, bilimsel konularda gerek geniş halk kitlelerine gerekse devletin başındakilere başvurma yasağıdır. (s. 270)
  • Herhangi bir bilimsel cemaatin üyeleri bizatihi kendilerini ardıllarının eğitimi dahil paylaşılmış bir ortak amaçlar serisinin takibinin biricik sorumlusu insanlar olarak görürler.
  • Kurallar paradigmalardan türetilir, ama paradigmalar kurallar olmadan da araştırmaya yön verebilirler.