Gerdanlık Olayı
Gerdanlık Olayı veya İfk Olayı, Aişe'nin 13[1]Müslim, Tevbe 56, (2770) yaşında iken bir sefer dönüşü esnasında eşi İslam peygamberi Muhammed'i genç bir Müslüman asker olan Safvan bin Muattal ile aldattığı iddiası ve sonrasındaki gelişmeler. Olaylar Hicret'in beşinci yılının (627) Şaban ayında, Arap Müstalikoğulları kabilesine düzenlenen Müreysi Gazası adlı askeri seferin dönüşünde gerçekleşti. Müslümanlar arasında üzüntülere neden olan ve çatışma eşiğine getiren gelişmeler sonucunda iddiaları yayanlar kırbaçla cezalandırıldı ve Muhammed tarafından bir dizi yeni ayetin vahyolduğu halka bildirildi.
Arapça kökenli "ifk" sözcüğü; bir suçu birine yükleme, iftira anlamına gelir. İfk Olayı ile ilgili mevcut bilgilerin tamamına yakını Aişe'nin aktardığı hadislere dayanır. Bu konuyu Müslüman tarihçilerden Muhammed bin Ömer Vakidî (ö. 822) El- Meğazi li El-Vakidi adlı eserinde, Abd-ul Malik bin Hişam (ö. 828-833) El-Siret-u El-Nebeviyye'de; Yakubi (ö. yaklaşık 905), Ebi Cafer Muhammed bin Cerir Taberi (ö. 922) ve Ali İbnü'l-Esîr (ö. 1233) ise kendi kaydettikleri tarihlerde ele almışlardır.
Müreysi baskını
Müreysi seferi Huzâa kabilesinden Müstalikoğulları sülalesine karşı düzenlenmişti. Müstalikoğulları sülalesine Müreysi su kuyusu yakınlarında baskın yapıldı. Kısa süreli çarpışmaların ardından sülalenin erkeklerinin çoğunluğu hayatını kaybetti ve sağ kalanlar kaçtı. Bu seferde İslam ordusunun eline büyük miktarda ganimet geçti. Beni Müstalik Kadınları ve çocukları esir düştü.[1]
Aişe'nin aktardığına göre, Muhammed sefere çıkmadan önce hanımları arasında oklarla kura çektirdi ve sefere katılma şansını Aişe elde etti.[2] Aişe sefer esnasında Yemen nazar boncuğundan dizilmiş gerdanlığını takıyordu. Bu gerdanlığın Aişe'ye nasıl ulaştığı tartışmalıdır. Bir rivayete göre gelin olduğunda annesi Ümmü Rûman hediye etmişti.[3] Bir başka rivayete göre ise kız kardeşi Esma'dan ödünç almıştı.
Cüveyriye bint-i Haris'in Muhammed'in eşleri arasına katılması
Müreysi baskınında Müstalikoğulları reisi Hâris bin Ebu-Zirar savaşta hayatını kaybetti ve kızı Berre Bintu’l-Hâris esir düştü. Berre, kocasını ve amcasını da kaybetmişti ve savaş ganimeti olarak İbnu Kays İbni Şemmâs'ın payına düşmüştü. Berre özgürlüğünü satın almak için İbnu Kays ile yazılı anlaşma yaptı. Daha sonra Muhammed'e giderek kendisine ödeme konusunda yardımcı olmasını talep etti. Muhammed, "Sana ondan daha hayırlısını söylesem ne dersin? Senin yerine mukâtebe ücretini ödeyeyim ve seni eş olarak alayım." dedi.[4] Berre 100 esirin serbest bırakılması şartı ile bu teklifi kabul etti[5] ve Muhammed ile evlendi. Berre'ye mehir olarak 400 dirhem gümüş verildi.[6] Muhammed İbnu Kays'a anlaşma bedelini ödedi ve Müstalik sülalesindeki tüm esirler bu evlilikle birlikte Muhammed'in akrabaları olmalarından dolayı serbest bırakıldılar.[4] Muhammed Berre'nin adını cariyecik anlamına gelen "Cüveyriye" ile değiştirdi.[6][7][8][9][10]
Gerdanlık olayından hemen önce gerçekleşen bu izdivaçta Aişe'nin genç ve güzel Cüveyriye'yi kıskandığı Abdullah İbnu Avn'dan aktarılan hadislerden anlaşılır. Aişe savaştan sonra Cüveyriye'yi Muhammed'den önce görür ve bu karşılaşmayı şöyle anlatır: "O, çok güzel bir kadındı, gözde onun için bir hisse vardı (gören göz haz duyardı)... Cüveyriye kapıda durduğu vakit onu görünce durumu hoşuma gitmedi (Resûlullah’ın onu beğenip evlenmeye kalkacağından korktum). Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın da benim onda gördüğüm (güzelliği) göreceğini derhal anladım."[4]
Sefer dönüşü yaşananlar
Sefer dönüşü ordu geceyi geçirmek üzere Medine yakınlarında konakladı. Döndüğünde, gerdanlığını kaybettiğini fark etti.
Aişe kimseye haber vermeden ordugahtan tekrar ayrılarak şafak vakti gerdanlığı aramaya gitti. Gerdanlığı buldu ancak geri döndüğünde muhafızları dahil tüm kervan onun devesi üzerindeki tahtırevanında olduğunu sanarak yola çıkmışlardı. Boş tahtırevanı deveye askerler yüklemişlerdi ancak Aişe'nin içinde olmadığını farketmemişlerdi. Aişe'ye göre bunun nedeni o esnada kendisinin küçük yaşta (15) ve zayıf olmasıydı.[11][12]
Aişe geri döneceklerini umarak konaklama yerinde beklemeye başladı ve oturduğu yerde uyuyakaldı. Ordunun artçı muhafızlarından Safvan bin Muattal güzergâhı üzerinde Aişe'ye rastladı. İstirca edip ("Biz Allah`ın kullarıyız ve Allah`a döneceğiz" deyip) başka bir söz söylemeden Aişe'yi kendi devesine bindirdi ve kendisi de yürüyerek kervanı bir sonraki molasında yakaladılar.[13] Aişe'nin kervanda olmayıp genç bir askerle birlikte gelmesi dedikodulara yol açtı.
İddialar bir süre boyunca Muhammed, Aişe ve Ebu Bekir ailesinin diğer fertlerinin kulağına gitmedi. Bu arada Aişe rahatsızlandı ve evde istirahat etmeye başladı. Muhammed iddiaları duyunca Aişe'ye soğuk davranmaya başladı ancak Aişe bu soğukluğun nedenini bilmiyordu. Aişe olayı duyduğunda babasının evinde kalmaya başladı. Ömer'den aktarılan bir rivayete göre ise Aişe babasına “Allah’ın Resulü beni evinden dışarı attı,” dedi.[14][15] Ebu Bekir'in tüm ev halkı üzgündü.[16][17] Muhammed izin verene kadar, Ebu Bekir Aişe'nin koca evine dönmesine izin vermedi.
Aişe ve Safvan'ın aklanmaları
Muhammed iddiaları duyunca Ömer, Osman, Ali, Üsame bin Zeyd ve Müreysi Gazası'nda özgür bırakarak yeni evlendiği Cüveyriye ile konuşarak fikirlerini sordu. Osman ve Zeyd Aişe'nin masum olduğuna şahitlik ettiler. Ömer, Muhammed ile Aişe'nin nikâhını Allah'ın kıydığını, Allah'ın onu temiz olmayan bir kadınla evlendirmeyeceğini söyledi. Ali "Ey Allah`ın Resulü, Allah sana darlık vermez. Sana kadın çoktur. Sen cariyene (Cüveyriye'ye) sor, sana gerçeği haber verir," dedi. Cüveyriye ise Aişe'nin hamur yoğururken uyuyakalıp hamuru keçilere yedirmek haricinde hatalı hiçbir hareketini görmediğini söyledi. Bir rivayete göre olaydan sonra Safvan hasur olduğunu (kadınlara ilgi duymadığını ya da erkeklik gücü olmadığını) belirtti.[18][19] Bu beyan Aişe'nin masum olduğu iddiasını güçlendirdi.
Muhammed Aişe'yi babasının evinde ziyaret etti. Aişe'nin annesi Ümmü Ruman, Muhammed'i saygıyla işaret ederek Aişe'ye ayağa kalkmasını söyledi. Aişe, "Yalnızca Allah'a şükretmek için ayağa kalkarım; (Muhammed'e hitaben) sana değil," dedi.[20] Aişe bir günah işledi ise tövbe etmesini isteyen Muhammed'e şöyle dedi: "Eğer yemin etsem inanmazsın ve eğer anlatsam günahsızlığımı kabul etmezsin."[21] Aynı ziyaret esnasında Muhammed oturduğu minderde kendisine vahiy gelirken büründüğü ruh hali içerisine girdi ve Nur Suresi 11 ila 20. ayetlerin indirildiğini bildirdi:
O ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur. Bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. Aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır. İçlerinden (elebaşılık ederek) o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır. (Nur: 11)[22]
Medine'de bildirilen Nur Suresi'nin 4. ayeti zina suçlaması için en az dört şahit şartını getirmişti:
Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir. (Nur [24]:4)
Nur Suresi'nin 11-20. ayetleri ise Aişe'nin masumiyetini destekliyor, iftirayı duyup sessiz kalanları eleştiriyor, iftirayı yayanların cezalandırılacağını bildiriyor ve zina suçunun ispatlanması için 4. ayetteki dört şahit şartını hatırlatıyordu.[22]
...Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leriniz hakkında iyi zan besleyip de, “Bu apaçık bir iftiradır” deseydiniz ya! Onlar (iftiracılar) bu iddialarına dair dört şahit getirselerdi ya! Mademki şahit getirmediler; işte onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir... (Nur: 12-13)
İbn-i Abbas'tan nakledilen bir rivayette göre Ebu Bekir Ayşe'nin yanına gelerek onun günahsız olduğunun vahiylerle bildirildiği haberini verdi. Ayşe şöyle dedi: "Allah'a teşekkür ederim, sana ve dostuna (Muhammed'e) değil."[23][24] Taberi Tarihi'ne göre Muhammed Aişe'ye şöyle dedi: "Ey Aişe; sana müjde veriyorum. Allah senin günahsız olduğunu nazil etti." Ayşe şu şekilde yanıtladı: "Allah'ın hamdı ve sizin kötü zannınızla…"[25]
İddiaları yayanların cezalandırılması
Abdullah b. Übey, Safvan ile sorunları olan Hassan bin Sâbit, Muhammed'in eşlerinden Zeyneb binti Cahş'in kız kardeşi Hamne ve Ebû Bekir'in yardımlarıyla geçinen Mistah b. Üsâse dedikoduları yaymaktan sorumlu tutuldular. Abdullah b. Übey'in iddiaların asıl kaynağı olduğuna karar verildi.[26] Ebu-Yesr Ensari'den nakledilen rivayete göre Abdullah b. Ubey'e iki defa diğerlerine bir defa şer'î had (kırbaç cezası) uygulandı.[16][27]
Önemi
Şeriat açısından: Bu olay sebebiyle şeriat kanunlarında bilinen 5 adet had cezasından birisi olan masum kadınlara zina isnat etme cezası şeriat kanunları arasına girmiştir.
Siyasi açıdan: İfk olayı, sonuçları açısından İslam tarihinde önemli bir yere sahiptir. İfk olayının ardından ilgili ayetlerin bildirilmesi ve sorumluların cezalandırılmasına kadar geçen bir aylık sürede Muhammed Aişe'nin masum olup olmadığı konusunda sahabeden önemli kimselerin fikirlerini aldı. Danıştığı kimselerin hemen hepsi Aişe'nin masum olduğunu düşündüklerini belirttiler, ancak Ali Aişe'nin suçlu veya suçsuz olduğunu iddia etmemekle birlikte Muhammed'e Aişe'nin cariyesi Cüveyriye ile görüşmesini tavsiye etti. Ayrıca Aişe'den aktarılan bir rivayete göre Muhammed'e "Sana kadın çoktur," dedi. İfk olayındaki tutumu nedeniyle Aişe'nin Ali'ye darıldığı, bu nedenle Ali'nin hilafetini desteklemediği düşünülür.[28] Osman'ın öldürülmesinden sonra Aişe suçluları yakalamakta yavaş davrandığı gerekçesiyle Ali'yi suçlamış, gelişmeler Ali ile Aişe arasında Cemel Vakasının yaşanması ve İlk Fitne dönemi ile son bulmuştur.
Kaynakça
Bu madde önerilmeyen biçimde kaynaklandırılmıştır.Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) ( |
- ^ İbni Hişam, es-Sire c. III, s. 244
- ^ Buhârî, Şehâdet, s.15
- ^ Vakidî, Meğazî, II, s. 428
- ^ a b c Ebu Davud, Itk 2, (3931)
- ^ The life of Mahomet and history of Islam, Cilt 3, Sir William Muir ,sf 238
- ^ a b M. Âsim Köksal, Islâm Tarihi, XII, s. 55-56
- ^ Ahmed b. Hanbel, VI, 430
- ^ Ebû Dâvud, II, 81
- ^ Tirmizî, V, 556
- ^ Ibn Sa'd, Tabakât, VIII, 119
- ^ Müslim, Tevbe 56, (2770)
- ^ Tirmizi, Tefsir,(3179)
- ^ İbn Hişam, es-Sîre, II, s. 298
- ^ El-Dorrulmensur C. 6, s. 146
- ^ El-Tibyan c. 7,s. 415
- ^ a b El-Dorrulmensur c. VI, s. 146
- ^ El-Tibyan, c. VII, s. 415
- ^ İbn Hişam, es-Sire, c. II, s. 306
- ^ Müslim, Tevbe, s. 57
- ^ El- Meğazî (Vakidî"nin) C:1, S: 434
- ^ Musned-i Ahmet c. VI, s. 194
- ^ a b Nur Suresi: 11-20 Diyanet.gov.tr. Erişim: 21 Haziran 2011
- ^ El-Dorrulmensur C: 6, S: 146
- ^ El-Tibyan C:7, S: 415
- ^ Taberî Tarihi C: 2, S: 114
- ^ Yakubî Tarihi, c. II, s. 53
- ^ El-Tibyan, c. V, s. 415
- ^ Sarıçam, İbrahim. Emevi-Haşimi İlişkileri, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1997