Zâhir (Fâtımî halifesi)

1021-1036 döneminde Fatimiler Halifeliği yedinci halifesi
(Zahir (Fatımi) sayfasından yönlendirildi)

Zahir veya Ali Az-Zahir Billah veya tam künyesi: Ebū'l Hasan aẓ-Zāhir Billāh Alī bin El-Hākim (Arapça: , أبو الحسن “الظاهر بالله” علي بن الحاكم ‎). (d. 20 Haziran 1005 Kahire - ö. 13 Haziran 1036, Kahire). 1021-1036 döneminde Fatimiler Halifeliği yedinci halifesi.

Zahir
Ali Az-Zahir Billah
Fatımi Halifesi
Hüküm süresi23 Temmuz 1021 - 13 Haziran 1036
Önce gelenEl-Hakim Bi-Emrillah
Sonra gelenEl Müstansır Billah
Doğum20 Haziran 1005
Kahire
Ölüm13 Haziran 1036
Kahire
Tam adı
Ebu'l Hasan az-Zāhir Billāh Alī bin El-Hakim
HanedanFatımi Hanedanı
BabasıEl-Hakim Bi-Emrillah
AnnesiAmina bin Abdullah bin El-Muizz Li-Dinillah
DiniŞii İslam

Yaşamı

değiştir

Halife olmasına kadar

değiştir

4 Haziran 1005 (Hicri:20 Ramazan 395) tarihinde Kahire'de doğdu. Doğum ismi Ali Abdül Hasan (veya Ebu Ma'd) olarak verildi. Babası Fatımiler halifesi El-Hakim Bi-Emrillah, annesi Amina Fatima Halifesi olan İmam El-Muizz Li-Dînallâh'in oğlu Abdullah'ın kızı idi. Babası Halife ve İmam Hakim Bi-Emrullah'nın "kaybolması" nedeni ile 23 Temmuz 1021 'de 16 yaşında Fatımiler Halifesi ve İmam oldu. Tahta geçiş nedeni ile Fatımi ordusunu oluşturan birlik askerlerinin her birine özel bir ulufe olarak 20 dinar altın bağışlandı.

Sitt-ül-Mülk'ün naipliği

değiştir

Zahir'in halifelik döneminin başında devletin idaresi halası (babası halife El-Hakim'in kızkardeşi) olan "Sitt-ül-Mülk" veya "Sitt-El-Nasr" (d.980 - o.?) elinde idi. Bu kadının tek başına devlet idaresi Zahir'in halifelik döneminin ilk dört yılında devam etti. Sit-ül-Mülk devlet idare etmekte iken kendine destek sağlamak için hem erkek hem de kadın danışmanlar kullanmakta idi. Sitt-ül-Mülk, Midad adli siyahi asıllı hadım köleyi Halife Zahir'e lala ve eğitmen olarak seçti. 1 Mayıs 1024'te halife Zahir lalası Midad'a "Ebu'l Favaris" unvanını verdi. Bu törende okunan uzun bir buyruğa göre bu unvanla Midad Fatimi devamlı ordusu hakkındaki genel idaresinden yetkili olmakta ve ordunun askerlerinin günlük yaşamlarının idaresi de Midad'a verilmekte idi.

Sitt-ül-Mülk saray ve devletin malı işlerini idare etmesi için Vekilharcı olarak, kendi annanesini de bu görevde kullandığı, Abbas Ahmad bin Maghribi'yi atadı. Bu kişinin dirayetli mali idaresi sonucu Sit-ül-Mülk dönemi Fatımi devleti için iktisaden bir refah dönemi oldu.

Kendine sır katibi olarak, istihbarat toplamak ve Halifeye verilen istidaları inceleyip karar vermek için Sitt-ül-Mülk annesinin eski bir kadın kölesi olan Tekerrub adlı kadını görevlendirdi.

Sitt-ül-Mülk'ün uyguladığı başarılı politikalarının başında "Abdulrahman Bin İlyas Bin Ahmed"'in Mısır'a getirilerek tutuklatılması olmuştu. "Abdulrahman Bin İlyas Bin Ahmed" birinci Fatımiler Halifesi olan İmam Ubeydullah Mehdi'nin büyük-torunu ve halife El-Hakim'in kuzeni idi ve Fatimilere karşı Şam 'da bir ayaklanma çıkarmıştı. Aynı zamanda Filistin'de bulunan Carrahiler idaresindeki ayaklanmacı Banu Tayy aşireti reisi ile yakın temasta idi. Sitt-ül-Mülk Vezir olan Hatır El-Mülk Ammer bin Muhammed'e Şam'da bulunan bu kişiye bir mektup yazdırarak Filistin'deki ayaklanma tehlikesine karşı kendisine danışmanlık yapması için Kahire'ye davet etti. Fakat Abdulrahman Bin İlyas Bin Ahmed Kahire'ye geldiğinde tutuklandı ve dört yıl kadar Kahire'de zindanda kaldıktan sonra hastalandı ve Sitt-ül-Mülk'ün ölümünden üç gün önce 1026 hapiste iken bu hastalıktan öldü.

Sitt-ül-Mülk devlet işlerini dört yıl üzerine yüklenmiş iken alelade halk tarafından da popüler olarak tutulmaktaydı. Tarihçi ve biyografici İbn-i Hallikân'ın bildirdiğine göre[1]

O gayet üstün yetenek gösterdi. Özellikle hukuki sorunlarda gayet yetenekli idi. Bundan dolayı halk tarafından gayet sevilip tutuldu.

Sitt-ül-Mülk'ün tek devlet idarecilik döneminde Vezirler sık sık değiştirildi. Bu nedenle devlet yönetiminde istikrar sağlanmadı. 1026'da Sitt-ül-Mülk öldükten sonra Fatimi saraylılarından oluşan üç kişilik bir "Veziriyet" heyeti devletin idaresini eline aldı. Bu heyet her gün Halife Az-Zahir ile birlikte toplanarak önemli devlet işlerini görüşüp kararlar almaya başladı.

Mısır'da kuraklık, açlık ve salgın

değiştir

Mısır'da genellikle Nil Nehri mevsimlik selleri ile yatağından taşması ile nehir kenarındaki tarım arazilerinin gayet mümbit olmasını sağlamaktadır. Fakat 1023-1025 döneminde Nil Nehri nispeten kurumuştu ve bu seller ve nehrin yatağından taşması ortaya çıkmadı. Dolayısıyla Mısır'da kuraklık ortaya çıktı ve ülkenin tarımı büyük bir buhrana girdi. Ülkede tarımın buhrana girmesi ile büyük bir açlık başladı. Bunu kuraklık ve açlık halk arasında veba salgının başlayıp yayılması takip etti. Bu kuraklık, açlık ve salgın Mısır'da hem kırsal hem de şehirsel alanlarda gayet büyük sayıda ölümlere neden oldu.

Mısır köylüleri geçinebilmek için eşkıyalığa başladılar. Bu eşkıyaların saldırılarına Hicaz'a hacca gitmekte olan hacı adayları ve hacdan geri dönmekte olan hacılar bile hedef oldular. Devlet ülkede sığır ırkının kaybolmasını önleme hedefiyle sığır kesimini çok sıkı kurallar altına aldı ve hemen hemen büyük hayvan kesimleri bu kurallarla yasakladı. Süt ve süt mamülleri bulunmaz oldu; aynı şekilde tavuk eti ve yumurta hemen hemen ortadan kalktı. Develere bile yeter miktarda besin bulunamadığı için birçok deve kesildi. Devlet pazar müfettişleri kullanarak ve ekmek fiyatlarının çok altında buğday satarak ekmek fiyatlarının gayet yükselmesini önlemeye çalıştı. Ama kuraklık uzadıkça bu devlet buğday ve zahire ambarlarındaki stoklar da eriyip gayet düşük seviyelere indi. Ülkede halk at, katır, eşek gibi iş hayvanlarına ve evcil hayvanlarına yem ve iaşe bulunamadığı için bunları kesip insan beşini olarak kullandılar. Örneğin Kahire'de halifenin büyük saray ahırlarında bulunan çok sayıda at yem bulunmadığı için böylece telef oldular. Halife az-Zahir'in Kahire'de teftişler, ibadet ve gezintileri için sadece saray ahırında tek at bulunduğu ve halifenin maiyetinin at üzerindeki halifeyi yaya olarak takip ettikleri belgelenmiştir. Kuraklık ve büyük tarımın buhrana girmesi dolayısıyla devlet vergi toplayamaz hale düşmüştü ve devlet harcamalarına da gayet büyük zorlamalara olmakta idi.

1026'da Nil Nehri selleri tekrar yüksek olarak geldi. "Ziyadet el-nil" (Nil'in ziyadeliği) adı verilen nehrin yükselip taşıp geniş arazileri su baskınına uğratması da tarımda gayet yüksek verimler sağlanmasına neden oldu. Bundan sonra Nil Nehir'nin normal mevsimlik seyrini alması Mısır'ın tekrar münbit ve zengin tarım ülkesi olmasına geri dönmesini oluşturdu,.

Vezir Ali Bin Carcarai iktidar gücünü ele alması

değiştir

Halife Az-Zahir'in son yıllarında "Ali Bin Carcarai" rakiplerini elimine ederek Vezir oldu ve devlet iktidar gücünü eline toplamayı başardı. 1024-1029 döneminde Filistin ve Suriye'de gayet ciddi Bedevi Arap aşiretleri isyanları çıkmıştı. Vezir Ali Bin Carcarai halife Az-Zahir'e Vezir olarak görevde iken önce 1029'a kadar Bedevi Arap aşiretlerinin isyanları ile devamlı uğraşmak zorunda kaldı. En sonunda "parçala-ve-yönet" siyasetini diplomatik yollarla gayet kurnazca kullanması sayesinde isyancı Bedevi Arap aşiretleri birbirlerine rakip düşürdü. Böylece zayıflayan ayaklanmacılar Fatimiler ordusu komutanı olan "Anuştekin ad-Dizbiri" tarafından kolayca ayrı ayrı tepelendi ve 1029'da Bedevi aşiretleri isyanlarının son bulması sağlandı.

Suriye isyanları

değiştir

Zahir'in halife olması sırasında Fatimilerin Suriye'deki iktidar gücü yerel ayaklanmalar nedeni ile tehdit altına girmişti. Fakat Fatimilerin Türk asıllı askeri komutanı olan Anuştekin ad-Dizbiri'nin yetenekli idaresi ve gayreti ile bu tehdit ortadan kaldırıldı. Anuştekin'in ilk bastırma faaliyeti Arap Bedevi aşiret şeyhi olan Salih bin Mufraç'a karşı oldu.

1024'te Cerahi Hasan Bin Mufraç adlı bedevi aşiret reisi tekrar bir ayaklanma başlattı. Bu bedevi aşireti Bizanslılardan Halep şehrini eline geçirdi. Hasan Bin Mufraç burada bağımsız bir hükümdar gibi hüküm sürmeye başladı. Hemen bu sıralarda ve Kalbi aşiretinden aşiret reisi Sinan Bin Süleyman ve Salih Bin Mirdaş da ayaklandılar. Hasan Bin Mufraç bunlarla bir müttefiklik anlaşması yaptı. Bu anlaşmaya göre Şam Sinan Bin Süleyman; Halep Salih Bin Mirdaş ve Filistin ise Hasan Bin Mufraç idaresine verildi. Bu bedevi müttefikler üzerine gönderilen bir Fatimiler ordusu Aşkelon'da bu müttefikler mağlup ettiler. Fakat bu sırada Sinan Bin Süleyman öldü. Bundan sona Kalbi aşireti Fatimilere destek vermeye başladı. Bu fırsatı yakalayan Fatimiler ordu komutanı Anuştekin ad-Dizbiri 1020'de Filistin'de Ukuvana'da Salih Bin Mirdaş ile Hasan Bin Mufraç'ın birleşik ordusunu büyük bir mağlubiyete uğrattı. Bu muharebede Salih Bin Mirdaş öldürüldü ve Hasan Bin Mufraç ise Bizanslılara kaçıp onlara sığındı. Böylece Anuştekin'in gayet yetenekli çabaları ile Suriye'de isyanlar bastırıldı ve Suriye üzerinde Fatimiler iktidar gücü tekrar güçlendirildi.

Bizanslılarla barış ve savaş

değiştir

1028'de VIII. Konstantin'in imparator olarak idare etmesinin son yılında Bizans İmparatorluğu ile Fatimiler arasında bir barış antlaşması yapıldı. Bu anlaşma Sultan Hakim'in emri ile yıktırılan Kudüs'tekiKutsal Kabir Kilisesi'nin restorasyonu kabul edildi.[2] Aynı antlaşma ile Konstantinopolis'te bulunan ve Kudüs'teki Sultan Hakim'in Kutsal Kabir Kilisesi'nin yıkmasına misilleme olarak yıkılıp harabeye döndürülmüş olan Arap müslüman camii restore edilmesi kabul edildi. Bizans arazilerinde bulunan tüm Müslüman camilerinde Cuma hutbelerinin sadece Fatimiler Halifesi adına olması da kabul edildi.[3]

Fakat Bizanslılar ve Fatimiler arasındaki çatışmalar Suriye'deki bedevi Arap kabilelerinin Bizans arazilerinin yaptıkları ganimet alma ve köle toplama akınları ile devam etti.

Bizans İmparatoru olan III. Romanos Argyros 1030'da özellikle Halep'te yerleşik Salih Bin Murdaş'ın akınlarına karşılık olmak üzere büyük bir Bizans ordusuyla bir doğu askeri seferine girişti. Fakat bu büyük Bizans ordusu Antakya civarında bulunan "Azzaz"'da Fatımiler ordusu tarafından pusuya düşürüldü. Bizanslılar büyük bir mağlubiyete uğradılar ve Bizans ordusu büyük zayiat verdi.

İki yıl sonra 1032'de Fatimilere karşı Bizanslılar iki önemli başarı kazandılar. General Georgios Maniakes komutasındaki Bizans kara ordusu Edessa (modern Şanlıurfa) şehrini kuşatıp bu kentin tekrar Bizanslılar eline geçmesini sağladı. Fatimiler ordusunun bu şehri kuşatması ise Bizans Komutanı Georgios Maniakes tarafından yapılan direniş nedeni ile başarısız kaldı. Diğer taraftan 1032'de Akdeniz'de Bizans donanması Sicilya ve Mağrip'ten gelen ve Adriyatik Denizi kıyılarını talan etme hedefi olan bir Arap deniz filosunu büyük bir yenilgiye uğrattılar.

1032'de General Georgios Maniakes, Fatimiler'e gayet zayıf olarak tabi olan Sicilya Emirliği'ne karşı, Sicilya'ya bir deniz seferine geçti. Bu seferde başarılı oldu ve adanın hemen hemen yarısını eline geçirdi. Fakat Georgios Maniakes imparator ile anlaşmazlığa düştüğü için geri çekilmek zorunda kaldı ve Sicilya Emirliği kaybettiği arazileri geri almakta zorluk çekmedi.

Halifenin ölümü

değiştir

Halife Az-Zahir Kahire'de çıkmış olan veba salgınında bu hastalığa tutularak 13 Haziran 1036'da öldü. On beş yıl Fatimiler Halifesi ve İmam görevi yapmıştı. Yerine halife olarak 6 yasında çocuk olan oğlu El Mûstensir Billah geçti.

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ (İng. çev.: M. de Slane), (1843). İbn Khallikan's Biographical Dictionary, Oriental Translation Fund of Great Britain and Ireland, " Cilt:8, say.130
  2. ^ Bu restorasyonu sağlamak için Bizans İmparatoru IX. Konstantinos gayet büyük meblağlar sarf etmeye basladi. Bu restorasyon Konstantinopolis'ten gönderilen özel ustalar tarafından yapıldı ve ancak 1045'te "tamamlandı". Bu restorasyona rağmen bu kilisesini birçok kısmı harabelik olarak kalmıştı.
  3. ^ Foakes-Jackson, Frederick John (1921) An Introduction to the History of Christianity, A. D. 590–1314 | Londra:Macmillan [1]

Dış bağlantılar

değiştir
Zâhir (Fâtımî halifesi)
Doğumu: 20 Haziran 1005 Ölümü: 13 Haziran 1036}
Resmî unvanlar
Önce gelen
El-Hakim Bi-Emrillah
Fatımi Halifesi
23 Temmuz 1021 - 13 Haziran 1036
Sonra gelen
El Mustansir Billah
Şii İslam unvanları
Önce gelen
El-Hakim Bi-Emrillah
İsmâ‘îl’îyye İmâmı ve Fâtımî Halifesi
Hâfızîyye / Mecidîyye
Şîʿa İsmâ‘îlî İmâmı

1021- 1036
Sonra gelen
El Mustansir Billah
İsmâ‘îl’îyye İmâmı ve Fâtımî Halifesi