Gürcistan tarihi
Gürcistan tarihi, Gürcistan'da tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar uzanan dönem boyunca yaşanan olayları kapsar.
Bugünkü Gürcistan Taş Devrinden bu yana yerleşim yeri olmuştur. Dmanisi’de ortaya çıkarılan ve Homo georgicus olarak adlandırılan İnsansıgiller kalıntısı 1,8 milyon yıl öncesine tarihlenir. Klasik dönemde ülkenin doğusunda kurulan İberya Krallığı ve batısında kurulan Kolheti Krallığı, Gürcülerin kültürel gelişiminin ve devlet kurma geleneğinin başlangıcını oluşturdu. Yazılı kaynaklara göre Proto-Gürcüler İÖ 12. yüzyıllarda tarih sahnesine çıkmışlardır. Arkeolojik buluntular ilk Gürcü siyasal yapılanmasının İÖ 7. yüzyıla kadar gerilere gittiğini gösterir.
Lazika (Egrisi) ve İberya'da 337 yılında Hristiyanlık resmî din olarak ilan edildi. 11. yüzyılda III. Bagrat tarafından Egrisi-Abhazya ve Tao-Klarceti krallıklarının hanedan veraseti ile tek bir çatı altında birleştirilmesi ile ilk birleşik Gürcistan Krallığı kuruldu. Gürcistan, 12-13. yüzyıllar arasında Kurucu Davit (1089-1125) ve Kraliçe Tamar (1184-1213) dönemlerinde Şota Rustaveli’nin ünlü destanını yazdığı Altın Çağı’nı yaşadı ve bir imparatorluğa dönüştü. Birleşik Gürcistan Krallığı'nın 1490 yılında bağımsızlıklarını korumak amacıyla birbirleri ve dış güçlerle mücadele eden küçük krallıklar ve prensliklere bölünmesinden sonra yüzyıllar boyunca İran (Safevi, Afşar, Kaçar) ve Osmanlı Devleti’nin çekişmesine sahne olan ülke, 1801’den itibaren Rus İmparatorluğu tarafından ilhak edildi. 1918-1921 arasında Demokratik Gürcistan Cumhuriyeti adı altında bağımsız bir devlet kuruldu. 1921’de ülkeye Kızıl Ordu girdi ve Gürcistan Sovyet cumhuriyetlerinden biri oldu. 1991 yılında yeniden bağımsızlığını kazandı.
Gürcistan Tarihi Gürcü milletinin tarihi ile ayrılmaz bir bütün oluşturur.[1][2]
Antik Dönem
değiştirAntik Çağ başlıca güneyde Diaohi batıda Kolhis ve doğuda İberya olmak üzere çeşitli erken Gürcü devletlerinin ortaya çıkışını gördü. Kolhis, Yunan mitolojisinde Apollonius'un efsanesi Argonautika'da İason ve Argonotların Altın Post'u aradığı ülkeydi. Efsanedeki Altın Post'un bölgedeki nehirlerden altın tozunu toplamak için post kullanılması yönteminden kaynaklanabileceği düşünülmektedir.[3] Hristiyanlıkla ilk tanışan yerler de ülkenin batı kesimleriydi. Hristiyanlığın 337 yılında (son araştırmalara göre 319 yılında) yayılmaya başladığı kabul edilir. MÖ 4. yüzyılda - bir kral ve aristokratik hiyerarşinin altında kurulmuş gelişmiş devlet organizasyonunun erken örneklerinden biri - İberya Krallığı kuruldu.[4] M.Ö. 4. asırda I. Parnavaz, dağınık yaşayan Gürcü topluluklarını birleştirerek başkenti Mtsheta şehri olan “Kartli” yani İberya Krallığı'nı kurdu. Kral Parnavaz, ülkeyi sekiz vilayete (eristavlık) bölerek her birine birer vali (eristavi) atadı, ayrıca Gürcüce'yi devletin resmi dili ilan etti ve ilk Gürcü alfabesini oluşturdu. İlk krallık sülalesi olan Parnavaz soyundan gelen krallar MÖ 302 ve MS 186 yılına kadar hüküm sürdüler. İberya Krallığı en parlak dönemini ise II. Parsman döneminde yaşadı. Kral Parsman Roma'ya davet edildi ve orada bir heykeli dikildi.
Roma Cumhuriyeti'nin bugünkü Gürcistan'ı kısa süreli ele geçirmesinden sonra bölge 700 yıldan uzun bir süre boyunca Roma-Pers jeopolitik düşmanlığı ve savaşının öncelikli hedefi haline dönüştü.[5][6] Milattan sonra ilk yüzyıllarda Mitraizm, pagan inançları ve Zerdüştlük Gürcistan'da yaygın olarak inanılan inançlardı.[7] MS 337 yılında Kral III. Mirian Hristiyanlığı devlet dini olarak ilan etti ve edebiyatın, sanatın gelişmesine büyük bir teşvik verdi ve sonuçta birleşik Gürcü ulusunun oluşumunda kilit bir rol oynadı.[8][9] Hristiyanlığın kabulü MS 5. yüzyıla kadar İberya'da (doğu Gürcistan) ikinci bir yerleşik din haline gelmiş gibi görünen ve orada yaygın olarak uygulanan Zerdüştlüğün yavaş ama kesin bir şekilde gerilemesine yol açtı.[10][11]
Bu sırada batı Gürcistan'da Kolhis'in yıkılması sonrası ortaya çıkan ve Aniket İsyanı ile yarı bağımsız olan prenslikleri birleştiren Lazika devleti bütün Batı Gürcistan'a egemen oldu. Lazika 4. yüzyılda gücünün zirvesine ulaştı Lazika Savaşı sonrası ise Bizans'ın gittikçe artan etkisiyle gerilemeye başladı.
Orta Çağ
değiştirGürcistan'ı birleştiren İberya Krallığı’nın efsanevi hükümdarı Vahtang Gorgasali, krallığın başkentini Mtsheta'dan kendi kurduğu Tiflis'e taşıdı. MS 4. yüzyılın ilk yarısında Kartli Kralı olan Kral Mirian, Kapadokyalı Nino’nun telkinleri ile çok tanrılı inancı terk ederek Hristiyanlığı kabul etti ve ülkenin resmi dinini Hristiyanlık olarak ilan etti. Kral Mirian döneminde Gürcü halkı Hristiyan olmaya başladı. Sasaniler İberya Krallığı'nı yıktı ve Tiflis Bizans ile Sasaniler arasında antlaşma ile bölündü. Ancak iki imparatorluğun antlaşması uzun sürmedi ve daha sonra Bizans'a bağlı olarak krallığın yerine İberya Prensliği kuruldu.
Guaramın varisi I. Stepanoz parçalanmış İberya'nın yeniden birleştirilmesi amacıyla politikasını Sasani yanlısı olarak değiştirdi ancak bu Bizans İmparatoru Herakleios'un 626 yılında Tiflis'e saldırmasıyla hayatına mâl oldu.[12] Herakleios yönetimi Bizans yanlısı Hosroviani Hanedanlığı'na verdi ancak daha sonra 640'lı yıllarda dünyada ortaya çıkan Müslüman seferlerinin sonucu bölgeyi etkisi altına alan Emevi Halifeliği'nin hakimiyetini kabul etmek zorunda kaldılar ve 680 yılında Emevi hegemonyasına karşı başarısız olacak bir isyan başlattılar. İberya Prensliği'nin saltanının son bulmasından sonra Hosrovianiler kendi mülklerine Kaheti'ye çekildiler ve 9. yy. başlarında ailenin neslini devam ettirecek varisi kalmayana dek bölgesel prensler olarak yönetimde kaldılar. Guaramianiler yeniden başa geçtiler ancak Emeviler ve Bizans arasında zorlu bir politika yürütme problemiyle karşılaştılar.
Bu sırada Lazika'nın, Rioni havzasının güney kesimi 5. ve 6. yüzyıllarda Pers-Roma savaşları nedeniyle Laz-Megrel nüfusunun tamamına yakınını yitirmiştir. Bu yüzden Arap istilalarından etkilenen Gürcüler Doğu Gürcistan'dan kitlesel olarak göç ederek süreç içinde bu bölgeye yerleşmişlerdir. Böylece günümüzde Müslümanları Laz, Hristiyanları Megrel olarak adlandırılan Laz-Megreller arasında, Gürcülerden oluşan ve Guria olarak bilinen tampon bölge oluşmuştur.[kaynak belirtilmeli]
7. yüzyılın sonunda, Lazika Krallığı bir Bizans eyaleti haline geldi ve yöneticileri "Lazika Kralı" yerine "Patrici" unvanı ile anılmaya başladılar. Abazgia (Abhazya) bağımsız bir prenslik haline geldi ve doğrudan Bizans'a bağlandı. 697 yılında Lazika hükümdarı Sergius, Bizans'a karşı isyan etti ve egemenliğini Araplara devretti. Arapların Lazika'nın başkenti Arhaiopolis ve Kodor Vadisi'ndeki birkaç kalede garnizonları bulunuyordu. Lazika 697-702 yıllarında Halifelik hâkimiyetindeydi. Bizans 702 yılında Lazika'da direkt hakimiyetini kurdu. 707'de Muhammed İbn Mervan Kafkasya'ya sefer yaptı ve İberya, Lazika ve Abazgia Halifelik vasalı oldu ancak Arap etkisi uzun sürmedi. Bizanslılar bir sonraki yıl Alanlar, Ermeniler ve Lazikalı partizanların desteğiyle Abazgia'da yeniden hâkimiyet kurdular, Arhaiopolis'i kuşattılar ancak Patrici Sergius ve Arap müttefiklerinin başarılı savunması sonucunda Lazika'nın başkentini ele geçiremediler. 709'da Arap kontrolündeki Kafkasya'ya yapılan Hazar seferi sonucunda Bizans, Lazika ve İberya'da yeniden hakimiyetini kurdu. 709 yılından itibaren Lazika, bir İberya Prensliği hanedanı üyesi, İberya Prensi Şuşa'nın kardeşi Stratigos Theophylact Salibas (Şalva) tarafından Bizans'ın Armeniakon themasının bir parçası olarak yönetilmekteydi. 711 yılında Hosroviani Hanedanı'ndan İberya Prensi III. Stepanoz tahta çıktı. Stepanoz'un saltanatı istikrarlıydı ancak birkaç durumda Halifeliğin otoritesini tanımak zorunda kaldı. Buna rağmen Halifelik etkisi III. Stepanoz'un Hazarların desteğiyle Araplara karşı mücadele etmesiyle uzun sürmedi. İberya Prensi III. Stepanoz 717 yılında Bizans'dan Lazika'yı devraldı ve iki devlet birkaç on yıl boyunca birleşmiş oldu. III. Stepanoz ve oğlu Miriani'nin ölümünden sonra Abazgia da bu birliğe dahil oldu.[13]
İberya'da Emeviler başlıca ticaret yollarını ve şehirleri kontrol altında tutmakla ilgilendiler ve 730'lı yıllarda bir Müslüman emiri yönetime getirerek Guaramianileri Tiflis yönetiminden alıkoydular. Guaramiani hanedanı sonrası Nersiani hanedanı başa geçti. 735'te Gürcü krallıklarına karşı Arap generali Mervan tarafından büyük bir sefer başlatıldı. Araplar 736 yılında Abhazya'ya çekilmiş Gürcü prenslerinin -Miriani ve Arçil kardeşler- peşindeydiler. Dizanteri ve seller gibi afetler ile birlikte Arkhon I. Leon ve İberyalı ve Lazikalı müttefiklerinin inatçı direnişi işgalcileri geri çekilmeye zorladı. Prens Miriani Anakopya Kalesi savunması sırasında ölümcül bir şekilde yaralanarak öldü. Kardeşi Arçil Bizans İmparatoru III. Leon'dan kraliyet tacını aldı. Arçil'in çocuğu bulunmuyordu, kardeşi Miriani'nin vasiyeti üzerine yeğenlerini evlendirdi ve yeğenlerinden biri Abhaz Prensi I. Leon ile evlendi; Aynı zamanda, Leon bir vasal prens olarak Arçil'e bağlandı. Arçil Bizans'ın kardeşi Miriani'ye gönderdiği kraliyet tacını I. Leon'a hediye etti. Arçil, Abbasiler içerisindeki iç karışıklıktan yararlandı ve İberya'yı da kontrolü altına alarak kendisini Gürcistan kralı ilan etti. Bunun üzerine Bizans Kuropalatis unvanını Adarnasiani Hanedanı'ndan Adarnase'ye verdi. Ayrıca Araplar da bu durumdan endişeye kapıldı. Yazid ibn Asid ibn Zafir al-Sulami'nin 760-761 yılı seferi Halifelik zaferi ile sonuçlandı. Arçil, Sulami'nin karargahını ziyaret etmek ve sonraki saldırıların durdurulması için garanti almak zorunda kaldı ancak emir İslam'ı kabul etmesini şart koştu Arçil bunu reddetti ve işkence ile öldürüldü.[13]
Sulami Tiflis'te kontrol kurdu ancak ülkenin geri kalan kısmının çoğu Arçil'in varisleri İoane ve Cuanşer'in hâkimiyetindeydi.[13] Cuanşer Kaheti'de kalırken ağabeyi İoane Lazika'nın yönetimine geçti. İoane'in ölmesi ve kardeşi Cuanşer'in yaşlanması dolayısıyla hem Lazika hem de Abhaz hanedanının varisi II. Leon 770'li yıllarda hanedan birliği ile Lazika'yı devraldı. Yaklaşık 778 yılında II. Leon, "Abhazların Kralı" unvanını almak için Hazarların yardımıyla ülkeyi bağımsız hale getirdi ve ülkenin başkentini Anakopya'dan batı Gürcistan'daki Kutaisi kentine aktardı. 770'li yıllara gelindiğinde, Lazika Krallığı yerini; nüfusunu Abhazlar, Svanlar, Megrel-Lazlar ve bölgeye Kartli'den göç eden Gürcülerin oluşturduğu Abhazya Krallığı'na bırakmıştır.
İberya Hanedanı Uplistsihe'den, dağlardaki kalelerine çekilmiş ve Arap hegemonyasından belli derecede bağımsızlıklarını sürdüren yerel Gürcü lordları üzerinde kısıtlı yönetim haklarını devam ettirdiler.[14] Guaramiani Hanedanı'ndan sonra kısa bir süre 748-779/80 yılları arasında Nersiani Hanedanı başa geçti ve 786 yılında ise saltanatları sonlandırıldı. 786 yılı bir Arap Kafkasya valisi Huzeyme bin Hazim tarafından isyancı Gürcü asilzadelere karşı organize edilen kanlı bir sıkıyönetime tanık oldu.[15]
Guaramianilerin hanedanlık soyunun devam etmemesi ve Hosrovianilerin neredeyse neslinin devam etmemesi onların güçlü kuzenleri Bagrationi ailesine, I. Aşot (786/813-830)'a İberya'nın bölgelerinde onların mirasını toplamasına izin verdi. Bizans korumasını kabul ederek Bagrationiler kendi üsleri Tao-Klarceti bölgesinden kültürel canlanmaya ve bölgesel yayılma politikasına önderlik ettiler. 888 yılında uzun süreli hanedanlık iç savaşının kazananı Bagrationi Hanedanı'ndan I. Adarnase, Gürcülerin Kralı unvanıyla Gürcü Kraliyet otoritesinin restorasyonunu sağladı.[16]
Arap işgaline karşı mücadelede, Bagrationi Hanedanı'nın İberyalı prensleri, İberya'nın eski güney eyaletleri olan Tao-Klarceti'yi yönetmeye başladılar ve Bizans İmparatorluğu'nun nominal vasalı olarak İberya Kuropalatlığı'nı kurdular. Bagrationilerin Kartli olarak bilinen merkez Gürcü toprağı için sürdürdüğü savaşa Egrisi-Abhazya Krallığı, Tiflis'in Arap emirleri ve hatta Kahetililer ve Taşir-Dzoraget'in Ermeni Pakraduni hükümdarları da dahil olarak karşı mücadele ettiler. İberya Krallığı 888'de yeniden kuruldu, ancak Bagrationi Hanedanı, aslında ailenin üç kolu arasında bölünmüş olan krallıklarının bütünlüğünü koruyamadı ve ana kol Tao'yu ve başka bir kol Klarceti'yi yönetti.
780'lerde Abhazya Krallığı'nın sınırları kuzeybatıda Nikopsia (Tuapse), güneyde ise Çoruh yatağına kadar uzanıyordu. Araplara karşı başarılı savunma ve krallığın doğuda artan yayılmacı eğilimleri ve Bizans'a karşı savaş, Gürcü bölgelerinde hegemonya kurmak için süren mücadele, Gürcü devletlerinin tek bir feodal monarşi çatısı altında birleşme sürecini hızlandırdı. 9. yüzyılın başlarında Abhazya Kilisesi Konstantinopolis ile bağlarını koparttı ve Mtsheta Katolikosluğu'nun otoritesini tanıdı; Bizans'ın Abhazya üzerinde etkisi azaldığı ve doktrin farklılıkları kaybolduğu için kilisenin dili Yunancadan Gürcüceye değişti.[17]
Tao Prensi III. Davit, 10. yüzyılın sonunda Kartli'yi zapt etti ve onu üvey oğlu III. Bagrat'a verdi ve 994'te "İberlerin Kralı" unvanıyla taç giyen babası Bagratlı Gurgen'i naip olarak atadı. Bagrat, varisi olmayan Egrisi-Abhazya kralı III. Teodos'un (975–978) kız kardeşi olan annesi Guranduht vasıtasıyla Egrisi-Abhazya topraklarının potansiyel taht varisiydi.
Egrisi-Abhazya Krallığı, güçsüz ve talihsiz bir kral olan Bagrat'ın dayısı Kör Teodos'un yönetimi altında tam bir kaosa ve feodal savaşa sürüklendi. 978'de, eski Kartli dükü İvane Maruşisdze, III. Davit'in yardımıyla Teodos'u yeğeni Bagrat'ın lehine tahttan çekilmeye zorladı. Bagrat, Egrisi-Abhazya Kralı olarak taç giymek için Kutaisi'ye gitti. Bagrat'ın hem Bagrationi hem de Egrisi-Abhazya hanedanı soyundan gelmesi, onu, iç tartışmalardan bıkan krallığın soyluları için kabul edilebilir bir seçim haline getirdi.
1008'de Gurgen öldü ve Bagrat onun yerine "İberlerin Kralı" oldu ve böylece Egrisi-Abhazya ve İberya'nın birleşik krallığının ilk kralı oldu. Bagrat, mirasını güvence altına aldıktan sonra, en doğudaki Kaheti-Hereti Krallığı için bir talepte bulunmaya devam etti ve iki yıl süren savaş ve agresif diplomasinin ardından 1010 yılında veya civarında onu ilhak etti. Bagrat daha istikrarlı ve merkezi bir monarşi kurmak amacıyla hanedan prenslerinin özerkliğini kaldırdı ya da en azından azalttı. Ona göre en mümkün iç tehlike kralın kuzenleri Sumbat ve Gurgen tarafından temsil edilen Bagrationilerin Klarceti kolundan geliyordu. Oğlu I. Giorgi'nin verasetini korumak adına Bagrat kuzenlerini uzlaştırıcı bir toplantı bahanesiyle Panaskerti Kalesi'ne çağırdı ve 1010 yılında onları hapse attı. Mülkleri, Bagrat ve soyuna geçti. Onların çocukları - Sumbat'ın oğlu Bagrat ve Gurgen'in oğlu Demetre - 1032'de son kez Bizans yardımıyla eski topraklarını geri almaya çalışacakları Konstantinopolis'e kaçtılar; ancak bir sonuç alamadılar.[18]
Gürcistan tarihinde son derece önemli bir dönem olan Bagrat'ın hükümdarlığı, Gürcü Bagrationi Hanedanı'nın yüzyıllardır süren iktidar mücadelelerinde nihai zaferini getirdi. Bagrat'ın dış politikası, Prens Davit'in Tao toprakları Bizans ve Tiflis'in Arap hakimiyetinde kalmasına rağmen genellikle barışçıldı ve hem Bizans hem de Müslüman komşularıyla çatışmalardan kaçınmak için başarılı bir denge politikası uyguladı.
11. yüzyıl’ın ikinci yarısından itibaren Pasinler ve Malazgirt Muharebesi sonrası Gürcistan’ın batı komşusu Bizans’ın yerini Selçuklular aldı. Partshisi Muharebesi'nde Gürcistan'ın elde ettiği parlak zafere rağmen daha sonra Sultan Melikşah tarafından Gürcistan Krallığı haraca bağlandı. 12. yüzyılda Kurucu Davit ülke bütünlüğünü sağladı. Didi Turkoba olarak bilinen Türk akınlarını durdurdu ve Selçuklu'ya ödenen haracı kesti giderek güçlenmesinden endişelenen çevre Müslüman devletleri tarafından oluşturulan Müslüman koalisyon ordusunu Didgori Muharebesi'nde yenerek Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nu bozguna uğrattı. Kurucu Davit, Arap emirliğine son vererek 1122'de Tiflis'i de geri aldı ve başkent tekrar Tiflis oldu. Bu tarihten itibaren Gürcistan'ın Altın Çağı olarak bilinen gelişme dönemi başlamış oldu Ülkenin kültürel ve ekonomik açıdan gelişmesi için çalışmalarda bulunan Kral Davit, ayrıca bilimsel çalışmalara ve sanata önem verdi. Gürcistan tarihinin en parlak devri ise, III. Giorgi’nin kızı Kraliçe Tamar’ın (1184–1213) hüküm sürdüğü dönemdir. Devletin sınırları Azerbaycan’dan Kuzey Kafkasya’ya, Erzurum’dan Gence’ye kadar uzanarak adeta bir Kafkas imparatorluğu haline geldi. Bizans (Gürcü ordusu tarafından Trabzon İmparatorluğu'nun kuruluşu), Selçuklu (Basian Muharebesi) ve İldenizliler (Gorgan'a değin düzenlenen Gürcü seferleri) bastırıldı. Bu dönemde ülkenin refah düzeyi yükseldi, mimarlık, heykelcilik, ressamlık alanında birçok eser ortaya konuldu. Gürcistan Krallığı'nın bu parlak devri Moğolların bölgeye gelişlerine kadar yaklaşık yüz yıllık bir süre boyunca devam etti. Ülke, 1200'lerde başlayan Moğol istilasına uğrayarak parçalandı. Ülkeyi kuzeyden güneye ikiye ayıran Surami Dağları'nın batısında kurulan İmereti Krallığı, Moğol istilasına karşı ayakta kalmayı başardı.
Yeni Çağ
değiştir14. yüzyılda krallık yapan V. Giorgi ülke bütünlüğünü tekrar sağladı ise de bu asrın son döneminde Gürcistan Timur’un istilalarına uğradı. 14. yüzyılın sonları ile 15. yüzyılın başlarında Timur'un istilası, Gürcistan'ı yerle bir etti. Ülke, ekonomik olarak tam bir felaketin eşiğine geldi. Gürcistan, özellikle 15. yüzyılda içinde bulunduğu feodal savaşlar yüzünden merkezi bir yönetim altında birleşemedi. Derebeylik yapısı nedeniyle Gürcü krallıkları tarih boyunca kısa süreli oldu. 15. yüzyılın ilk yarısında Gürcistan kralı I. Aleksandre ülkenin yeniden birliğini sağlamak için ileri gelenleri toplayarak bir konsey düzenledi konseyin kararı ülkenin bütünlüğü için mücadeleyi daha sonralara bırakılması ve güneyden gelen göçerlerin istilalarına karşı savunma yapılması yönünde oldu bu sebeple kral İmereti, Kaheti ve Kartli olarak krallığın üç krallığa bölünmesini onayladı. Megrelya Prensliği, Abhazya Prensliği, Guria Prensliği, Svaneti Prensliği ise yarı bağımsız olarak İmereti kralına bağlıydılar. Samtshe Prensliği çok daha erken tarihte krallıktan ayrılmıştı.
Gürcistan tarihi 15. asrın ortalarından itibaren 19. asrın ortalarına kadar kadar süren 350 yıla yakın bir dönemde Osmanlı ve İran tarihleri ile iç içe geçer. Osmanlı ile İran arasında yaşanan savaşlarda Gürcü kral ve prensleri bazen Osmanlının bazen de İran’ın yanında yer aldı. Özellikle Ahıska ve Acara bölgesinin Müslüman olmuş Gürcü beyleri ile Guria, İmereti ve Megrelya Hristiyan beyleri Osmanlı tarafında yer aldı. Hazar kıyısındaki Müslüman hanlıklar ile halkının çoğunluğu Hristiyan olan Kartli ve Kaheti krallıkları ise İran hâkimiyetinde kaldı. Gürcistan kültür hayatı Osmanlı ve İran'a bağlı dönemde de devam etti. VI. Vahtang (1703-1724) başkanlığında Gürcü kültür hayatı canlandırılmaya çalışıldı. Vahtang “Gürcistan’ın Ana Tarih Kitabı” XIV-XVII. dönemlere ait bilgileri ekleterek tamamlattı. Ayrıca astronomi, fizik ve kimya alanında kitaplar yazıldı, yabancı dillerden Gürcüceye çevriler yapıldı. 1709 senesinde matbaa kuruldu. İtalyanca-Gürcüce sözlüğü yazıldı. Bu dönemde Gürcü kanunları kitabı tamamlanıp yürürlüğe girdi, saraylar yapıldı, sulama kanalları açıldı, kiliseler onarıldı. Kral II. Erekle (1746-1798), Kartli ve Kaheti krallıklarını birleştirerek Gürcistan’ın doğusunu bütünleştirdi. Bu arada İmereti kralı I. Solomon da İmereti’den Osmanlıları çıkardı.
Yakın Çağ
değiştirRusya'nın Ülkeyi İlhakı
değiştir1762–1783 yılları arasında Gürcistan’da yaşanan Lekianoba olarak bilinen Dağıstanlıların yağma akınları ve Osmanlı, İran ve Rus imparatorluklarının nüfuz mücadelesi sırasında Ketavan Andronikaşvili tarafından yönetilen ordu Lek akınlarını durdurdu (Ghartiskari Muharebesi). II. Erekle başta İran'daki iç karışıklıktan yararlanarak hükûmetini güçlendirerek komşu Erivan ve Gence hanlıklarını kontrol altına aldı. Kirbulah Muharebesi sırasında esir aldığı İran şahının rakibini yeni şaha teslim ederek İran ile iyi ilişkiler kurdu. Bu dönemde Gürcistan, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Rusya tarafında yer aldı Rusya tarafından gönderilen general Totloben Erekle'yi Osmanlılar karşısında yalnız bırakarak çekildi, Aspindza Muharebesi'nde Erekle Osmanlı'yı yenmeyi başardı ancak Ahıska Paşalığı üzerine yeterli gücü olmadığı için gidemedi. Osmanlı ve Rus imparatorluklarının savaşı sonrası yapılan Küçük Kaynarca Antlaşması Gürcistan krallarının beklentilerini karşılamadı. 1776-1777'de Kartli-Kaheti ile Osmanlılar arasında İran ile ilişkilerin kötüleşmesine yol açan bir antlaşma imzalandı. Kerim Han, Gürcistan'a saldırmaya hazırlanıyordu. Amacı Erekle'yi devirmek ve 1767'den beri kendi tarafında olan Prens Aleksandre'yi (VI. Vahtang'ın torunu) kral yapmaktı; 1779'da Kerim Han'ın ölümü bu saldırı planını bozdu. 1780'lerin başından beri, Kartli-Kaheti Krallığı'nın siyasi durumu, gerici prenslerin eylemleri nedeniyle kötüleşti. Düzenli ordu sistemi bozuldu. Osmanlılarla ittifakın Kartli-Kaheti Krallığı için sonuçsuz olduğu kanıtlandı. Erekle'nin Avrupa ülkelerinden maddi yardım alma girişimi de sonuçsuz kaldı. Feth Ali Han'ın Azerbaycan'da güçlenmesi, Kartli-Kaheti Krallığı'nın Gence ve Erivan hanlıkları üzerindeki etkisini tehdit etti. O zaman, Rus hükûmetinin Kafkasya'daki politikası, Kırım'ın ilhakının (1783) uygulanmasıyla bağlantılı olarak yoğunlaştı. Yaklaşan Osmanlı-Rus savaşı bağlamında, Gürcü krallıklarının ve Ermenilerin politik konumu Karadeniz ve Hazar Denizi kıyılarında Rusya'nın çıkarları için büyük önem taşıyordu. Rus hükûmeti, Erekle'ye birlik müzakerelerinin başlatılması için teklifte bulundu, bu da Erekle'nin memnuniyetle karşıladığı bir şeydi. Kartli-Kaheti Krallığı Rusya’ya yöneldi ve 1783’te Kral II. Erekle, Rus Çariçesi II. Katerina ile siyasi bağımsızlıklarının tanınması şartı ile 24 Temmuz 1783 tarihinde Georgiyevsk Antlaşması'nı imzalayarak Rus himayesine girdi. Osmanlı protestosu nedeniyle Rusya, İmereti Krallığı ile benzer bir anlaşmayı imzalamayı reddetmek zorunda kaldı. Osmanlılar, Kuzey Kafkasya, Ermenistan-Azerbaycan ve İran hanlıklarını silahlandırarak Kartli-Kaheti Krallığı ve Rusya'ya karşı aktif önlemler aldı. Osmanlılar Fransa ve İngiltere tarafından teşvik edildi ve desteklendi. 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Gürcü ilerici figürleri Kartli-Kaheti devleti ile İmereti Krallığı'nı birleştirmeye çalıştı ancak başarısız oldu yine de 1790'da Gürcü krallıkları arasında ortak düşmanlara karşı ortak mücadele konusunda bir anlaşmaya varıldı. (Gürcistan Krallıkları-Prenslikleri Antlaşması 1790). İran'da güçlenen Ağa Muhammed Han Kartli-Kaheti Krallığı'nı Rusya ile antlaşmayı bozması ve İran'a bağlaması yönünde ültimatom verdi. Krtzanisi Muharebesi sırasında Ağa Muhammed Han Tiflis şehrini kısa süreli işgal ederek halkının bir kısmını da İran’a sürdü. İran’ın saldırıları karşısında antlaşmayı çiğneyerek Gürcistan’ı yalnız bırakan Rusya 1801’de Kartli-Kaheti’yi ilhak etti. Rusya Gürcistan’ın devlet yapısını hiçe sayarak ülkeyi Rusya’nın bir eyaleti (Gürcistan Guberniyası) haline getirdi. İmereti vasalı Megrelya ve Guria prensliklerinin Rusya ile antlaşma yapması ve II. Solomon'un başarısızlıkla sonuçlanan direnişi ve Osmanlı'ya sürgünü sonrası 1810'da Rusya İmereti Krallığı'nı ilhak etti. Gürcü prens ve asilleri, Gürcistan krallığını tekrar kurmaya çalıştılar ama bu çabaları sonuçsuz kaldı. 19. yüzyıl ilk yarısında Gürcüler tarafından Rus yönetimine karşı ayaklanmalar başarısızlıkla sonuçlandı. Rusya hükûmeti Gürcistan’ı tamamen kontrolü altına almak için Gürcü krallık ve prensliklerini lağv ederek Gürcü hanedan üyelerini de Rusya’nın çeşitli bölgelerine sürdü ve bir kısmını da idam ettirdi. Ruslar, Gürcü dilini ortadan kaldırmaya çalışarak, Gürcü okullarını ve kiliseleri kapattırdı. Bu ayaklanmaların başında 1812 Kaheti, 1820 İmereti, 1828 Guria, 1832 tüm Gürcistan isyanları gelir. Osmanlı Devleti ile Ruslar arasında yaşanan 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı savaşı Osmanlı aleyhinde sonuçlandı ve 1829 yılında yapılan Edirne Antlaşması ile Batum’a kadar olan Gürcistan ve Kafkasya bölgeleri Ruslara bırakıldı. 1877/1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında, savaşı kaybeden Osmanlı Devleti ile Rusya arasında 3 Mart 1878 yılında Ayastefanos Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Kars, Ardahan, Batum şehirleri (Elviye-i Selase) savaş tazminatı olarak Ruslar’a bırakıldı. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, dönemin en ünlü yazarlarından İlia Çavçavadze’nin önderliğinde Gürcü ilim adamları mücadeleye başladı. Gürcistan’ın milli bankası, eğitim-öğretim derneği, milli tiyatrolar açıldı, milli duyguları yansıtan dergi ve gazeteler yayınlandı. Gürcistan hem ekonomik hem de siyasi yönden toparlanmaya başladı.
Birinci Gürcü Cumhuriyeti
değiştirGürcistan’da ulusal harekete, Pirveli Dasi (Birinci Grup) olarak adlandırılan edebi ve toplumsal hareketin kurucusu sayılan İlia Çavçavadze önderlik etti. 1917 yılı Rus Devriminden sonra Nikolay Çheidze başkanlığında Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti kuruldu. Federasyon üç ülkeyi kapsamaktaydı: Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan. Osmanlı'nın, dağılan Rus İmparatorluğu'nun Kafkasya bölgeleri üzerinde hak iddia etmesi üzerine Gürcistan 26 Mayıs 1918 yılında bağımsızlığını ilan etti. Menşevik Gürcistan Sosyal Demokratik Partisi parlamento seçimlerini kazandı ve Noe Jordania başbakan oldu. Sovyet işgaline rağmen Noe Jordania, 1930'lar boyunca Fransa, Birleşik Krallık, Belçika ve Polonya tarafından Gürcü Hükümeti'nin meşru başbakanı olarak tanındı.[19]
Gürcistan ve Ermenistan arasındaki çoğunlukla Ermeni nüfusa sahip tartışmalı bölgeler üzerine patlak veren 1918 Gürcü-Ermeni Savaşı İngiliz arabuluculuğu ile sona erdi. 1918-1919 yılları arasında Gürcü general Giorgi Mazniaşvili, bağımsız Gürcistan için Karadeniz kıyısında Tuapse'den Soçi'ye kadar ve Adler için hak iddia eden Moisev ve Denikin tarafından yönetilen Beyaz Ordu'ya karşı Soçi çatışması'nı yönetti.[20] Ülkenin bağımsızlığı çok uzun sürmedi Gürcü asıllı Stalin ve Orconikidze’nin yönetimindeki Kızıl Ordu, Gürcistan’ı işgal etti ve Mart 1921’de ülkenin bağımsızlığına son verdi.[21] Tiflis’te Bolşevik yönetimi kuruldu. Gürcistan, Transkafkasya SFSC’ye bağlandı. Bunun üzerine 1924’te geniş çaplı bir halk ayaklanması başladıysa da Sovyet yönetimince bastırıldı. 1936 Anayasası uyarınca Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu ve Gürcistan, Sovyetler Birliği’nin 15 cumhuriyetinden biri oldu.
Sovyet Dönemi
değiştirSovyet işgali sonrası Abhazya bölgesi SSCB tarafından Gürcistan'dan ayrılarak Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulurken (daha sonraki yıllarda Abhazya Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak Gürcistan SSC'ye bağlandı) binlerce yıllık eski Kartli topraklarında Güney Osetya Özerk Oblastı oluşturuldu. Gürcistan Olayı sırasında Gürcistan zorla Ermenistan ve Azerbaycan ile birlikte Transkafkasya SFSC bünyesine katıldı.
Gürcistan, 1930'da başlayan kolektivizasyonun en kötü aşırılıklarından kurtuldu. Kolektivizasyon oranı yavaştı ve ancak 1937'de %75 oranına ulaştı.
Sovyet yönetimi dönemi aşırı baskıcı idi: Stalin ve onun gizli polis şefi Gürcü Lavrenti Beria yönetimindeki kolektifleştirme ve tasfiyelerde yaklaşık 40.000 kişi kayboldu. 1936'da TFSSR dağıtıldı ve Gürcistan, Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti oldu.
Adolf Hitler'in Haziran 1941 tarihinde SSCB'yi işgalinin ana hedeflerinden birisi de Kafkasya'da bulunan petrol sahalarına ulaşma hayaliydi ancak Mihver devletlerinin orduları Gürcistan'a hiçbir zaman ulaşamadı. Gürcistan SSC, Kızıl Ordu'ya yaklaşık 550.000 asker (300.000'i hayatını kaybetti) katkıda bulundu. Ülke Sovyetler için hayati bir tekstil ve cephanelik kaynağıydı. Bununla birlikte bazı Gürcüler Nazi silahlı kuvvetlerinin yanında savaşarak Gürcü Lejyonu'nu oluşturdular.
Bu dönem boyunca Stalin, Çeçen, İnguş, Karaçay ve Balkar halklarının Kuzey Kafkasya'dan sürülmesini emretti; Sürgünün sebebi Nazilerle işbirliği yaptıkları iddiası olarak gösterilerek birçok kişi Sibirya ve Orta Asya'ya sürgün edildi. Bahsi geçen özerk cumhuriyetler ise feshedildi ve dağılan özerk devletlerin topraklarının bir bölümü 1957'ye değin kısa bir süreliğine Gürcistan SSC sınırlarına dahil edildi.
Stalin tarafından yürütülen başarılı Sovyet vatansever birlik propagandası savaş sırasında Gürcü milliyetçiliğini gölgede bıraktı ve sonraki yıllarda baskılamaya çabaladı. 9 Mart 1956'da Nikita Kruşçev'in Stalinizasyondan arındırma politikasına karşı patlak veren gösterilerde yaklaşık yüz Gürcistan SSC vatandaşı öldürüldü.
1950'lerin ortalarında Kruşçev tarafından başlatılan ademi merkeziyetçilik politikası kısa süre sonra Gürcistan Komünist Partisi yetkilileri tarafından kullanılarak daha bağımsız hükûmet gücü elde etme yönünde kullanıldı. Bu da devlete ait resmi ekonominin yanı sıra gelişen bir sözde kapitalist gölge ekonominin ortaya çıkması ile sonuçlandı. Gürcistan ekonomisinin resmi büyüme oranı SSCB'deki en düşük oranlar arasında bulunurken harcama oranları, araba ve ev sahipliği oranları gibi göstergeler Birlik'teki en yüksek oranlardı ve bu da Gürcistan'ı ekonomik açıdan en önde Sovyet ülkelerinden biri haline getirdi. Sovyet Gürcistanı'nda yolsuzluk yayındı. Gürcistan, Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri arasında yüksek veya özel orta öğretim seviyesinde eğitim seviyesine sahip büyük nüfusa sahipti.
Sovyetler Birliği'ndeki yolsuzluk pek bilinmese de, yolsuzluk Gürcistan'da o kadar yaygın ve açık hale geldi ki, Moskova'daki yetkililer için bir utanç kaynağına dönüştü. 1964 ve 1972 yılları arasında ülkenin içişleri bakanı olan Eduard Şevardnadze, yolsuzlukla mücadelesiyle ün kazandı ve Gürcistan Komünist Partisi'nin yozlaşmış Birinci Sekreteri Vasil Mjavanadze'nin görevden alınmasını sağladı. Şevardnadze, Moskova'nın takdirleriyle Birinci Sekreterlik görevine yükseldi. 1972'den 1985'e kadar Gürcistan'ın etkili ve muktedir bir lideriydi, resmi ekonomiyi iyileştirdi ve yüzlerce yozlaşmış yetkiliyi görevden aldı.
1970'lerde Sovyet yetkilileri bir "Sovyet halkı" oluşturmak için yeni bir politika benimsedi. Sovyet halkı'nın "ortak bir toprak, ekonomi ve sosyalist içeriğe sahip olan yeni bir tarihsel, sosyal ve uluslararası insan topluluğu; birden çok ulusun özelliklerini yansıtan bir kültür, bir federal devlet; ve ortak bir nihai amaç olduğu söyleniyordu: komünizmin inşası." Rus dilinin, Sovyetler Birliği'nin milletleri ve milliyetleri için oynadığı rol düşünüldüğünde, bu topluluğun ortak dili haline gelmesi gerekiyordu. Bununla birlikte, 1978'de Sovyet yetkilileri, Gürcistan'ın resmi devlet dili olarak Gürcü dilinin anayasal statüsünün kaldırılmasını kabul ettikten sonra, Tiflis şehir merkezinde toplu gösteriler düzenlemek için toplanan binlerce Gürcünün muhalefetiyle yüzleşmek zorunda kaldı. 14 Nisan 1978'deki toplu sokak gösterilerinin baskısına boyun eğen Moskova, aynı yıl Şevardnadze'nin anayasal güvenceyi iade etmesini onayladı. 14 Nisan, Gürcü Dili Günü olarak belirlendi. 1981'de cumhuriyetin 60. yıldönümü şerefine Tiflis Anayasa Meydanı'nda Başkan Brejnev'in önünde kitlesel bir etkinlikle büyük kutlamalar düzenlendi.[22]
Şevardnadze'nin 1985'te Sovyet Dışişleri Bakanı olarak atanması, Gürcistan'daki yerine perestroyka'nın zorlamasıyla zayıf bir şekilde başa çıkan muhafazakar ve genellikle etkisiz bir Komünist olan Cumber Patiaşvili'yi getirdi. 1980'lerin sonlarına doğru, Komünist otoriteler ve yeniden dirilen Gürcü milliyetçi hareketi ve Gürcistan'ın azınlık nüfuslu bölgelerindeki (özellikle Güney Osetya) milliyetçi hareketler arasında giderek daha şiddetli çatışmalar yaşandı. 9 Nisan 1989'da Sovyet birlikleri, Tiflis'teki hükûmet binasında barışçıl bir gösteriyi dağıtmak için kullanıldı. Yirmi Gürcü öldürüldü ve yüzlercesi yaralandı. Olay, Gürcü siyasetini radikalleştirdi ve birçok kişiye - hatta bazı Gürcü komünistlere - bağımsızlığın Sovyet birliğinden daha tercih edilebilir olduğu ve Gürcistan'a halkları Birliğe hâlâ sadık olan Güney Osetya ve Abhazya'yı tam anlamıyla entegre etme şansı vereceği sonucuna varmalarına neden oldu.
Yeniden bağımsızlığın ilanı
değiştirSSCB'nin dağılma sürecine girmesinin ardından, Gürcistan'da da 1990 yılında güçlü bir bağımsızlık hareketi başlamıştır. Bu süreç içinde Gürcistan Yüksek Sovyeti tarafından, 1921 Gürcistan-SSCB Anlaşması ile 1922 Birlik Anlaşması geçersiz ilan edilmiş ve 31 Mart 1991 tarihinde Gürcistan düzeyinde referanduma gidilerek bağımsızlık yetkisi alınmış, 28 Nisan 1991'de, Gürcistan Parlamentosu Gürcistan'ın bağımsızlığını ilan etmiştir.
1991 yılı Mayıs ayında Zviad Gamsahurdia halkın %86,5 oyu ile yeni kurulan Cumhuriyetin Başkanı oldu. 21 Aralık 1991 tarihinde başlayan iç çatışmalar, 6 Ocak 1992'de Zviad Gamsahurdia’nın ailesi ile birlikte ülkeyi terk etmesiyle son buldu. Ekim 1992’de yapılan seçimler sonucunda Eduard Şevardnadze Devlet ve Parlamento Başkanı seçildi. 2003 yılında yapılan seçimlerin ardından meydana gelen Gül Devrimi ile birlikte Miheil Saakaşvili seçimle devlet başkanlığı görevini üstlendi. Kasım 2007 tarihinde, Saakaşvili siyasal gösteriler sonrasında görevinden bir yıl erken ayrılmaya karar verdi ve yeniden devlet başkanlığı seçimlerine gidildi. 5 Ocak 2008'de yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde Miheil Saakaşvili yeniden devlet başkanı seçildi. Saakaşvili döneminde Acara krizi sonucu Acara'yı uzun süredir yöneten diktatör Aslan Abaşidze yönetimden alındı ve bay Abaşidze Rusya'ya kaçtı. Güney Osetyalı milislerin bir Gürcü aracına düzenlediği bombalı saldırı sonucu bölgede tansiyonlar yükseldi Gürcistan'ın ayrılıkçı Tshinvali bölgesine (sözde Güney Osetya) girmesiyle bölgede asker barındıran Rusya olaya müdahil oldu ve Rus-Gürcü Savaşı patlak verdi. 5 gün süren sıcak çatışmaların ardından taraflar ateşkes yaptı savaşın sonucunda Rusya uluslalarası hukukta Gürcistan'ın işgal altındaki toprakları olarak kabul edilen ayrılıkçı Abhazya ve Güney Osetya'yı tanıdığını açıkladı ve bu bölgelerde çok sayıda Rus askeri üsleri konuşlandırıldı. Gürcistan ise buna karşılık Rusya ile diplomatik ilişkileri kesti ve BDT'den ayrıldığını ilan etti. 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana, savaş başladıktan sonra Rus mültecilerin yola çıktığı ülkeler listesinin başında Gürcistan yer alıyor; Rusların Gürcistan'da en az bir yıl vizesiz kalmasına izin veriliyor ancak birçok Gürcü Gürcistan'da daha fazla Rus vatandaşının varlığını bir güvenlik riski olarak görüyor.
Kaynakça
değiştir- ^ David Marshal Lang: The Georgians Origins
- ^ William Edward David Allen: A History of the Georgian People From the Beginning Down to the Russian Conquest in the Nineteenth Century
- ^ "Christianity and the Georgian Empire" (early history) Library of Congress, March 1994, webpage:LCweb2-ge0015 5 Şubat 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
- ^ David Marshall Lang (1997). Lives and Legends of the Georgian Saints (2 bas.). St. Vladimir's Seminary Press. ISBN 978-0913836293.
- ^ Ronald Grigor Suny. Armenia, Azerbaijan, and Georgia – "Christianity and the Georgian Empire". DIANE Publishing, 1 April 1996, s. 158
- ^ Mikaberidze, Alexander (2015). Historical Dictionary of Georgia (2 bas.). Rowman & Littlefield. ss. 527-529. ISBN 978-1-4422-4146-6. 1 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Aralık 2017.
- ^ "Georgia iii. Iranian elements in Georgian art and archeology". 17 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2015.
- ^ Cyril Toumanoff (1967). Studies in Christian Caucasian History. Georgetown University Press. ss. 83-84, 377.
- ^ Sketches of Georgian Church History by Theodore Edward Dowling
- ^ Dr Stephen H Rapp Jr. The Sasanian World through Georgian Eyes: Caucasia and the Iranian Commonwealth in Late Antique Georgian Literature 16 Nisan 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Ashgate Publishing, Ltd., 28 Eylül 2014. 1472425529 p 160
- ^ Ronald Grigor Suny. The Making of the Georgian Nation Indiana University Press, 1994 0-253-20915-3 p 22
- ^ Suny, p. 26.
- ^ a b c Leri Tavadze ; GEORGİA IN THE EİGHT CENTURY A Political History 16 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ Suny, p. 29.
- ^ Suny, p. 28.
- ^ Suny, pp. 29-30.
- ^ Rapp 2007, s. 145
- ^ Toumanoff, Cyril (1967). Studies in Christian Caucasian History, p. 498. Georgetown University Press.
- ^ Stefan Talmon (1998), Recognition of Governments in International Law, ss. 289–290. Oxford University Press, 0-19-826573-5.
- ^ Широков, И. В.; Тарасов, А. А. (2010). Наша маленькая Хоста – Исторический очерк (Rusça). Sochi. 20 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2014.
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;:0
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme) - ^ "Arşivlenmiş kopya". 1 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2021.