Mehter

Osmanlı İmparatorluğu askeri bandosu
13.39, 27 Ocak 2024 tarihinde Basak (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 31386189 numaralı sürüm (→‎Son dönem mehteran)

Mehter (veya çoğulu mehterân), Osmanlı saray teşkilatında yer alan çalgı takımı.

Günümüzde bir mehter takımı
Geleneksel Osmanlı Mehter gösterisi kıyafetlerle
Eski Ordu Marşı

Dünyanın en eski askerî bandolarından birisidir. Yalnız üflemeli ve vurmalı çalgılardan oluşur. Savaşta ordunun yürüyüş ritmini belirleme, askerli savaşa yüreklendirme; barış zamanlarında ise saati duyurma, devlet töreni, eğlence gibi farklı işlevleri yerine getirmiş ve Osmanlı Devleti'nin sembolü olmuştur.

Selçuklular'dan Osmanlılar'a geçen askerî müzik geleneğinin bir parçası olan mehter teşkilatı, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı ile birlikte ortadan kaldırılmış; 20. yüzyılda İstanbul Harbiye Askerî Müzesi'nde bir mehter takımı kurulması ile yeniden canlandırılmıştır.

Günümüzde Türkiye'de kimi resmî devlet kurumlarının yanı sıra belediyelerin, polis teşkilatının, liseler ve ilköğretim okullarının bünyesinde yer alan mehter takımları ile düğün-sünnet törenleri, kutlama, açılış gibi etkinliklerde görev alan ticari amaçlı kurulmuş mehter takımları mevcuttur.[1]

Etimoloji

Farsçadaki ekber (en büyük), âzam (pek ulu) anlamına gelen "mihter" kelimesinin Türkçeleşmiş halidir. Çoğulu olarak. "mehterân" kelimesi Türkçe'ye yerleşmiştir.

Kelime, "mihter" veya "mihtar" şeklinde bazı İslam devletlerinde, Memlüklerde ve Türkistan’da, "saray teşkilatında görevli memur veya vezir" anlamında kullanılmıştır.[2]

Yapısı

Mehter müziği açık havada icra edildiğinden, mehter takımı yalnız üflemeli ve vurmalı çalgılardan oluşur. Takımın çekirdeğini davul-zurna çalgıları oluşturur.

Takımda kaç çift davul-zurna varsa, o kadar "katlı" olduğu ifade edilir. Örneğin bir mehter takımı 16 katlı ise o takımda 16'şar davul ile zurna vardır, boru, nakkâre, zil ve kös sayısı ise değişik sayıda olabilir.[3]

Arka plan

Savaşlarda düşmanı korkutmak, kendi askerlerini ise cesaretlendirmek için müziğin kullanımı, tüm eski toplumlarda mevcut bir uygulamadır. ÖrneğinHintler ve Partlar düşmanlarını büyük davullar çalarak ürkütmüş; Eski Yunanlılar borazan ve lavta kullanmış; Araplar def çalıp kahramanlık şiirleri okuyan muganniyelerden faydalanmıştır.[4] Türk ve İslam devletlerinde "tablhâne, nakkārehâne, nevbethane ya da” gibi terimlerle anılan bando takımları yer almıştır.

Geçmişte bir devlet bağımsız değilse ancak bağlı olduğu büyük devletin izniyle savaş müziği çalacak çalgı takımları kurabilir ve izin verildiği kadar çaldırabilirdi. Tuğrul Bey, Büyük Selçuklu Devleti'ni kurduğunda Abbasi halifesinden izin günde beş vakit nevbet vurdurma (saray veya otağ önünde davul vurarak müzik icra etmek) iznini almıştı. Ezan vakitlerinde nevbet vurulması âdeti onun zamanında yaygınlaşmaya başladı.[4]

Osmanlı Devleti’nde de ilk yıllarından itibaren askerî çalgı takımı mevcuttu; bu teşkilat için yaklaşık iki asır "tablhâne" ve "nevbethâne" terimleri kullanıldı; Yavuz Sultan Selim devrinden sonra “mehterhane” terimi kullanıldı.[1]

Tarih

Osmanlı Dönemi'nde Mehter Teşkilatı

Mehterhane Teşkilatının kurulması

Osmanlı Devleti'nde mehterhane teşkilâtının kuruluşu hakkında kesin bilgi yoktur. Kimileri mehterhanenin kuruluşunu, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mesud tarafından Osman Gazi’ye hâkimiyet sembolü olarak tabl ve âlem göndermesiyle başlatırlar ancak o tarihte mehterhanenin kurulduğu, kaynaklarla belgelenmemiştir.[4]

Mehter teşkilatının yapılanması ve olgunlaşması 14. yüzyılda I. Murad döneminde yeniçeri ocağının kurulması ile gerçekleşmiştir. Bu devirde mehter teşkilatı, yeniçerilere yardımcı nitelikte bir askeri kurum haline dönüşmüştür.[2] Bazı kaynaklarda mehterhanenin Çandarlı Kara Halil Paşa'nın tavsiyesiyle bir ocak hâlinde kurulduğu söylenir. [kaynak belirtilmeli]. Kuruluş yılını 1362 veya 1365 olarak gösteren kaynaklar mevcuttur.

Başta padişah olmak üzere birçok devlet erkânı, kıdemlerine göre mehter takımı bulundurmaktaydı. Padişah mehterine Mehterhâne-i Hâkânî veya Mehterhâne-i Hümâyun denirdi. Padişah mehterleri önceleri dokuz, daha sonra on iki katlı olarak düzenlenmiştir.[2]

Diğer devlet adamları, elçilikler, sancak ve yörük beylerinin mehterhanelerinin kaç katlı olduğu kıdemlerine göre değişirdi. Devletin tüm resmî mehter takımları, Mehterân-ı Tabl-ı Alem adlı kuruma bağlı idi.

Genişlemesi

II. Mehmed, İstanbul'un fethinde mehteri çok etkin bir şekilde kullanmış, saldırı emirlerini mehterin çaldığı "ceng harbi" ile vermişti. [2] Fetihten sonra devlet teşkilatı düzenlenirken mehteran-ı tabl-ı alem'in yapısı da şekillendi; mehter takımlarınının sayısı II. Mehmed devrinde arttı.

Osmanlı Devleti'nde mehteran sayısı 16. yüzyılda 200, 17. yüzyılın başlarında ise 228 kişiye çıktı.[2]

Devletin gerilme ve dağılma dönemlerinde "İnce mehter", "Esnaf mehteri" gibi adlarla anılan, hiç bir teşkilata uymayan başıbozuk gruplar da ortaya çıkmış; zaman zaman düğünlerde, eğlencelerde müzik icra etmişlerdir.[1]

Kapatılması

Dönemin şartlarına artık uymayan yeniçeri ocakları II. Mahmud devrinde Vaka-i Hayriye olarak adlandırılan olay ile kapandığında mehteran bölüğü de kapatıldı. Çünkü mehter bölüğü de yeniçeri ocakları gibi eski askerî geleneğin bir temsilcisi olarak görülmekteydi. Bu sırada, birçok mehter marşının notası imha edildi.[5]

Bu dönemde, mehter teşkilatı yerine Avrupa devletlerindeki askerî bandolarına benzeyen "Mızıkai Hümâyun" adında bir teşkilat kuruldu.

Son dönem mehteran

1826 yılından sonra uzun bir unutulma dönemine giren mehter müziği geleneği, 20. yüzyılda yeniden canlandı. Bu dönemde Osmanlı'da milliyetçilik akımı yayılmış ve Enver Paşa, mehter müziğinin Türkçülük'ü güçlendireceği düşüncesiyle yeniden bir mehter takımı kurma fikirini 1908'de gündeme getirmişti. [kaynak belirtilmeli]

Osmanlı'da II. Meşrutiyet'in ilan edildiği 10 Temmuz günü, 1909'da millî bayram ilan edilmiş; 1910'dan itibaren İstanbul’un fetih kutlamaları, 1913'ten itibaren Yevm-i İstiklâl-i Osmanî (Osmanlı İstiklal Günü) kutlamaları yapılmaya başlamış ve bu kutlamlarda yeniçeri kıyafetleri giymiş mankenler yer almıştı. Bu uygulamalar ve icat edilen millî bayramlar, mehter takımının canlandırılmasına etkili oldu. [1]

1911'de Türkçülük düşüncesine sahip Celal Esad, "Türk Musîkîsi ve Yeniçeri “mehter” Mûzikâsı Hakkında Mütâlaat” başlıklı bir kitapçık yayınlayarak; mehter müziğinin Doğu müziklerine benzetilen Türk müziğinden farklı, öz Türk müziği olduğunu iddia etti. 29 Şubat 1911’de Tepebaşı Tiyatrosu’nda bu müziğin icra edildiği bir konser düzenledi.[1]

Celal Esad'ın bu girişiminden sonra İstanbul'daki Askeri Müze'nin müdürü Ahmet Muhtar Paşa yeniçeri mehter takımını devlet eliyle şekillendirmek için çalışmalar yürüttü. Celal Esad'ın düzenlediği konserde görev alan icracılar, Askeri Müze bünyesine alındı ve 1914 yılında Mehterhâne-i Hâkânî adıyla yeni bir mehter takımı kuruldu. Mehterhâne-i Hâkânî'nin mehterbaşılığına Eyyubi Ali Rıza Bey (Şengel) getirildi; haftada iki gün konser vermeye başladı.[1]

Kurulan bu yeni takım, içerdiği çalgıların yer ve sayıları, tören vaziyetleri, kıyfetleri bakımından 1826 öncesindeki otantik takımdan farklı idi. Kuruluşunan sonra mehter takımın tören şekilleri, kıyafet ve çalgı sayılarında sürekli değişimler oldu. İsmail Hakkı Bey, Hoca Kazım Uz ve mehterbaşı Eyyubi Ali Rıza Bey, besteleri ile mehter repertuvarını zenginleştirmeye çalıştı. Yeni mehter takımının repertuvarı günün kültürel ve siyasi yapısına uygun biçimde oluşturuldu.

Cumhuriyet Devri

Mehterhâne-i Hâkânî'nin kapanması

Birçok kaynakta Askeri Müze'deki Mehterhâne-i Hâkânî, aslına uygun olmadığı gerekçesiyle 1935 yılında dönemin Milli Savunma Bakanı Zekai Apaydın tarafından kaldırıldığı bilgisi yer almaktadır. Kimilerine göre kapatılma nedeni "padişahlığın alameti” olarak görülmesi idi. Erhan Tekin 2018'de yayımlanan bir makalesine göre bu kuruma 1935 öncesinde hatta Cumhuriyetin ilk yıllarında son verilmiştir 1935 yılında kapatıldığına dair her hangi bir belgeye rastlanmamaktadır.[1]

Mehterhâne-i Hâkânî'nin kapatılmasından sonra bazı üyeleri mehterbaşı Hasan Tahsin (Parsadan) Bey'in çevresinde toplanarak mehterin yaşaması gerektiği görüşünü savunmuşlar ve yeniden kurulması için mücadeleye hazırlanmışlardır. Konu, Besim Atalay tarafından Büyük Millet Meclisi gündemine götürülmüş; ancak yeniden açılması mümkün olmamıştır.[1]

Askeri Müze Mehter Takımı'nın kuruluşu

1952'de İngiltere Kraliçesi II. Elisabeth'in babası VI. George'un ölümü nedeniyle düzenlenen törene katılan devlet yetkililerinin, orada tarihi kıyafeti ve çalgıları ile geleneksel müziklerini icra eden İskoç gayda takımına duyulan ilgiyi görmesi, Türkiye'de mehter takımının yeniden kuruluşunda etkili oldu.[1] Dönüşte cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın emri ile Genelkurmay başkanlığı mehter takımının yeniden kuruluşu için çalışmaları başladı.

Mehter'in yeniden kluruluş çalışmaları Askeri Müze Müdürü Nazım Ertan ve müzisyen Hasan Tahsin Parsadan tarafından yürütüldü. Genelkurmay Başlanlığı askerî mehter yönergesi hazırladı. Müzik repertuarı yeniden düzenlenip, yeni bestelerle zenginleştirildi.

Askeri Müze Mehter Takımı, 2 Mart 1952'de iki katlı olarak kuruldu. 1953 yılında altı katlı, 1968'de dokuz katlı oldu. Topluluk, kurulduğu günden itibaren bir tarihî müzik topluluğu niteliğini sürdürür.[1]

Diğer mehter takımlarının kuruluşu

1980'lerde Türkiye'nin değişik yerlerinde Bursa mehteri, İnegöl mehteri, Eskişehir mehteri gibi topluluklar, hatta "çocuk mehter takımlan kurulmuştur. Bu mehter takımları 1980 sonrası bir başbakanlık genelgesi ile kapatıldı.

Günümüzde birçok belediye, resmî kurum ve okullar mehter takımları kurmakta, düğün-sünnet törenleri, kutlama, açılış gibi etkinliklerde ticari amaçlı mehter takımları gösteri yapmaktadır.

Teşkilat

Osmanlı Devleti'nde Mehter teşkilatının başında devletin Emiri Alem denen bir memuriyet makamı vardı. Mehterhane ve onun başı olan mehterbaşı ona bağlı idi. Bütün mehter teşkilatının başı olan Emri Alem Mehter bölüklerine yapılacak tayinleri tasdik etmek, Elçi kabul törenlerinde hazır bulunmak, Sancak beyliğine tayin edilen kimseye yeni sancak iletmek ve göndermek gibi selahiyetlere sahipti.

Mehter teşkilatına iki türlü mehterhane (mızıka takımı) bağlı idi:

  1. Tabi-ü Alem yani Çalgıcı Mehter (Yeniçeri Ocağına bağlı)
  2. Esnaf Mehteri (Ahi Ocaklarına bağlı).

Tabi-ü Alem mehteri Saltanat sancaklarını korumaya memur edilen Alemdarlar ile Mehterhaneden meydana gelmiştir.

En başta gelen mehter takımı padişahınki idi. Bu mehter Tabi-ü Alem Hassa adını taşıyordu. Sonra Veziri Azam, kubbe vezirleri, defterdar, reisülküttap, beylerbeyi, sancak beyleri ile Türkmen beylerinin mehterhaneleri var idi. Bektaşi geleneği olarak hep tek katlı mehter kurulmuştur. Padişah ve Veziriazama ait olanlar dokuz katlıydı.

Batı Müziğine Etkisi

Wolfgang Amadeus Mozart, Ludwig van Beethoven ve Georges Bizet gibi Batılı besteciler, bazı eserlerinde mehter müziğinin etkisinde kalarak alla turca ("Türk tarzı") denilen motifler kullanmıştır. Bunlara Mozart'ın "Türk Marşı"nı, Bizet'nin L'Arlésienne Süiti'ni, Beethoven'ın 9. Senfoni'sinin 4. bölümünün kısımları örnek gösterilebilir. Batı orkestraları, zilleri mehterden almışlardır.

Yeniçerilerin olduğu gibi Mehteranın da Piri Hacı Bektaşi Veli olup, her icraattan önce mutlaka Peygamber, Ali ve Hacı Bektaşi Veli adına dua okunması ve marşlarda adlarının zikredilmesi gelenektendir. Üç önemli sembol yer alır; ocak, sancak ve zafer.

Osmanlı mehterinde; zurna, boru, kurrenay ve mehter düdüğü gibi nefesli, üflemeli, kös, davul, nakkare, zil ve çevgân gibi vurmalı ya da çarpmalı çalgılar yer almıştı. Tüm çalgıların sayısı eşit tutulmuştu ve bu sayıya dayanarak mehterin kaç katlı olduğu belirlenirdi.

Bilinen besteciler

16. yüzyıl

  • Nefirî Behram
  • Emir-i Hac
  • Hasan Can
  • II. Gazi Giray
  • Şah kulu
  • Mehmet Paşa

17. yüzyıl

  • Zurnazen Edirneli daî Ahmed Çelebi
  • Zurnazenbaşı İbrahim Ağa
  • Hammalî
  • Çenkî İbrahim Ağa
  • Edirneli Mehmed Çelebi
  • Eyyubî Mehmed Çelebi
  • Derviş Mehmed Çelebi
  • Solakzade Mehmed Hemdemî
  • Acemiler (Acemi oğlanlar)
  • Kazaklar (İstanbul'a Rusya'dan gelen göçmenler)

18. yüzyıl

  • Hızır Ağa
  • Müstakim Ağa
  • Mehterbaşı Ağa (adı bilinmiyor)
  • Şah Murad "Sultan IV. Murad"
  • Kemanî Hızır Ağa
  • Çok sayıda adı bilinmeyen bestekâr

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h i j Teki̇n, Erhan; Doğrusöz, Nilgün (7 Ocak 2018). "Yirminci Yüzyılda Kültürel Bellek ve Geleneğin Yeniden İhyası Bağlamında Mehterhâne-i Hâkânî". Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi. 17 (65): 317-336. doi:10.17755/esosder.338653. ISSN 1304-0278. 
  2. ^ a b c d e Pi̇rgon, Yüksel (1 Mayıs 2014). "Osmanlı Dönemi Mehteran-ı Tabl-i Alem Teşkilatına Genel Bir Bakış". Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi (42): 0-0. ISSN 1694-528X. 
  3. ^ Demirci, Deniz (2011). "W. A. Mozart'ın eserlerinde mehter müziği etkisi". Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezi. 
  4. ^ a b c Özcan, Nuri. "MEHTER". TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2024. 
  5. ^ "Mehter Marşları ve Gerçek, Parlak Jurnal İnternet Dergisi". 17 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2020. 

Dış bağlantılar